
Grubun adında da küçük bir kelime oyunu
vardır, isim siggurrós’un parçalanmış halidir ve siggurrós İzlanda’da kadın ismidir ve ismi
parçalayınca ortaya Sigur ( zafer) Rós (Dövüşçüler) çıkar. Eklektik bir müzik türü olan post- rock
ezgileriyle grubun adı ilk başta uyumsuz gelebilir ve post-rock grubu ismi ile
post-rock dinleyicilerinin hayat görüşü arasında bir zıtlık var mıdır ve varsa bu zıtlığın temelleri nerede aranabilir
sorusunu sordulabilir..
İskandinav mitolojisi “iyi” ve “kötü”
üzerine kurulmuş bir mitoloji değil; ne
kadar savaşçı oldukları ya da olmadıkları üzerine kurulmuş bir mitolojidir. Bu mitolojini öğelerini günümüz fantastik
romanlarında, çoklu oyunculu tarayıcı oyunlarında ve fantastik sinemada
görülebilir. En bilinen örneği hem kitaplarıyla hem de filmiyle İskandinav
mitolojisinden esinlenilen Yüzüklerin Efendisi serisidir. Tarayıcı oyunlarına
baktığımızda ortak özellik bir char’ın olması ve bu char’ı yaratılan dünya
içerisinde geliştirerek yeni silahlar
alarak daha etkin bir savaşçı haline getirmenizdir. Oyunlarda size stabil durma
imkanı tanınmaz sürekli olarak güçlenmeniz gerekmektedir. Yüzüklerin efendisi serisinde ise Gandalf’dan
Frodo Baggins’a her karakter film boyunca güçlenmek zorundadır. En zorlu savaşı
veren ise Frodo Baggins’dir çünkü
kendisiyle savaş verir.
İskandinav
mitolojisi vurgulanarak yaratılan fantastik dünya günümüz kapitalizminin istediği, ürettiği
insan tipinin yansımasıdır. Günümüzde insan sürekli kendini geliştirmek
zorundadır ki buna yaşam boyu eğitim
denilir; insan piyasa koşulları içinde
her an rekabet halinde olmak ve bu rekabete her an hazır ve sürekli kendini geliştirmek
zorundadır. Günümüz kapitalizminde iyi
ve kötü yoktur, sadece başarılı ve ezik vardır. İskandinav mitolojisinin en karakteristik öğesi “mutlu bir sonun olmadığı amacın mutlak
sona gitmenin ertelenmesi olduğu” günümüz sağlıklı beden ve yaşam anlayışında
gizlidir. Mutlu bir son yoktur ve bu nedenle yaşamın amacı olabildiğince uzun yaşamaktır.
Olabildiğince uzun yaşamak üzerinden kurulmuştur devasa bir sağlık ağı ve
olabildiğince uzun yaşam tıbbi mantığın
kökenini oluşturur.
Salt post-rock dinleyicilerinin
değil, fantastik edebiyatın, filmlerin ,dizilerin tüketici kesimini ise
oluşturulan bu savaş ortamında iyi eğitim almış ve sürekli kendini donatan ve
donatma sürecinde gündelik yaşamın baskısını azaltmak ve farklılaşmak için hipster öğelere sığınan - bu öğeleri tüketen ve bu nedenle aynılaşan- bu
sığınma içinde kaçış alanlarında fark etmeden kapana kısılan ve tepkisi pasifleşen, denetlenen insanlar
olduğunu da unutmamak gerekir. Bu noktada Sigur Rós’un adı da albümlerine koydukları da daha anlamlı olabilir. Umut, umut değişimi, iyi bir başlangıç ve teşekkürler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Anonim kullanıcı olarak göndereceğiniz yorumlarda mail ya da blog adresi gibi iletişim adreslerinizi belirtmeniz önemle rica olunur.