3 Şubat 2013

0 Bayrakları Asma Enstitüsü

Adı sanı bilinmeyen bir ülkede zorunlu olarak askere alınmış ve şehit olmuş herkese adanmıştır.

Bayrakları Asma Enstitüsü için sıradan sayılabilecek geceydi, bir kaç acil durum bayrakçısı tarihi binanın çatısında ikişer bira bir paket sigara eşliğinde kadınlara dair deneyimlerini paylaşmaktaydı, deneyim yediğin kazıkların toplamıdır ya “hala anarım arada” demekteydi birisi ilk aşkını anlatırken, "kızıma verdim adını benimki de bir şey demiyor artık".

Ben ise bilgisayarın başında yarın akşama yetiştirmem gereken ödevimi hazırlıyordum. Enstitünün kuruluşunda etkili olmuş ve hala en büyük sponsorlarımızdan biri olan televizyon kanalına dair bir çalışma. Bir kulağım telefonda iken Rammstein melodileri eşliğinde düşüncelerimi toparlamaya çalışıyordum, şöyle afilli bir cümle kullanmalıyım ki girişte hocanın dikkatini çeksin. Belki geçmiş araştırmaları biriminde kadroya bile girebilirim, geçmiş araştırmaları birimi herhangi bir şehit haberi geldiğinde o şehidin hayatı hakkında bilgiler toplamak ve onu hızlıca metinleştirmek amacıyla kurulmuştur. Şehidin hayatında enteresan olabilecek noktaların nasıl daha etkili bir biçimde aktarılacağına dair çalışmalar yapar, örneğin evli mi ya da nişanlı mı, ne zamandan beri bir ilişkisi var, çocuğu varsa yaşı kaç, babasının mesleği vb. bir sürü hayatının önemli noktalarına dair veriler analiz edilir ve en etkili metin inşa edilir. Seviyorum geçmiş araştırmaları birimini, insanlar hakkında onları tanıma ve empati kurma adına sonsuz bilgi veriyor. Hayat hikayeleri karşılaştırmalı analizi birimi de olabilir kadromu alacağım yer, onlarsa aynı anda birkaç şehit gelirse hayatları arasında ilgi çekebilecek noktalar üzerinde analiz yaparlar ve tek bir metin hazırlarlar, hangi ayrıntının daha etkili olduğu ve televizyonlara verilecek metinde hangi ayrıntının daha üst sıralarda yer alacağına dair araştırmalar yapan bir birimdir. Örneğin üç kişinin ölüm haberi geldi birisinin beşikte bir bebeği var, biri ise sadece nişanlanmış diğerinin ise herhangi bir ilişkisi yok metinde beşikteki bebeğin bilgisi daha üst sıralarda yer alır.

Onu düşünüyordum görüntüleri birleştirme biriminde duran hayali, hayalim ya işte anlarsınız bilgisayarın başında hafiften kızarmış yanaklarını ve yorgun bileklerini ovmasını düşlüyordum. Onların bağlı olduğu görsel analiz anabilim dalı bu enstitünün bel kemiği, iş yoğunlukları bizimkinin neredeyse beş katı. Bu anabilim dalı mahalle mahalle köy köy herhangi bir şehit haberinde bayrakların hangi açılardan, hangi sırayla dizilmesi gerektiğini araştırır. Önce terör bölgesinde askerlik yapanların bulundukları evlerin her duruma karşı enstitü tarafından üç boyutlu modellemesi yapılır. Askere giden erkeğin oturduğu ev herhangi bir görsel analiz için merkeze oturacak şekilde bu eve ve diğer evlere hangi bayrakların çekileceği ya da dikileceği hesaplanır. En kazık departman ise acil durum departmanıdır, ailesinin evini değiştirmiş ya da bir anda öngöremediğimiz bölgeden yani önceden hayat hikayesi ve mahallesinin modellemesi yapılmamış şehitlere müdahale eden bilimdir. Alanlarının en iyileri buradadır ve çok hızlı hareket etmek zorundadırlar. Önceden tüm enstitüyü kapsıyorlardı diğer bilim dalları uzmanlaştıkça yani bilgi ve veri birikimi artınca onlar acil müdahale timi olarak ayrı ama üst bir köşeye çekildiler. Biz alanlarımızda ilerledikçe onların iş yükü daha da azalıyor. 

Orada görev almayı isterdim istemesine fakat hayalimden de uzaklaşmak istemezdim, ara sıra da olsa kantinde onu izleme şansını yakalıyorum. Yemek yemesindeki zarafetini, çatal bıçak kullanmasını dansa çevirmesini, bu arada benim adımı bile bilmez, arada hazırladığım metinlere kimden geldi bu dediğini duydum, içten bir gurur kapladı içimi. Dedim ya hayalim, onun merakını çekebilecek metinler hazırlamak için elimden geleni yapıyorum, onun çatal bıçak dansına karşılık benim kelimelerle dansım. Geçen ses üretimi biriminden yakın bir arkadaşı söylemişti, metine yönelik görüntü ararken çok zorlandığını ve metni çok içten bulduğu için etkilendiğini, arkadaşım söylememiş kimin hazırladığını biliyorum çakal daha iyi olmamı istiyor. Ses üretimi ise neredeyse en basitidir, şehidin memleketine göre ve durumuna göre alttan akacak müziği araştırır; kimi zaman yabancı dillerde bir ağıt kimi zaman sırf notaların akışı, metnin okunmasından önce görüntülerle birlikte metnin gücünü ne kadar arttıracağını aratılır. Artık neredeyse ulaşabilecekleri en üst seviyeye ulaştılar, alanları gittikçe daraldı ve kadrolarını yeni alımlara kapattılar. 

Bir anda çalan siren sesiyle ilkildim, burada bulunduğum iki sene içinde ilk defa bu sesi duymuştum, telefonum çalıyor arayan nöbetçi müdür acilen toplantıya diyor. Koşa koşa gidiyorum toplantı salonuna, ne olmuş olabilir ki, hızlı hızlı adımlarla giderken insanların telaşlı koşuşturmalarını fark ediyorum, herkesin herkesle konuştuğu bir an tüm enstitü alarma geçmiş vaziyette. Toplantı salonundayım artık, müdürün şişman yüzünden damlayan terleri odanın burasından görebiliyorum, üst düzey bir komutan mı öldürüldü yoksa daha büyük bir şey mi, üst düzey bir komutan olsa zaten metni ve görüntüleri hazırlanmış olurdu bu daha büyük bir olay olmalı. 32 kişi diyor müdür konuşmasının ilk başında duyduğuma inanamıyorum 32 kişi hiç bu kadar “zayiat” olmuş muydu bir saldırıda, 32 kişi 32 hikaye. Bu sefer diyor metodolojimizi değiştireceğiz, tüm birimler aynı anda çalışacak. Ayırdığımız her grup sabaha kadar sekiz kişinin bayraklarını dikmiş olacak. Bu sekiz kişinin hayat hikayesini yazacağım anlamına geliyordu, ekibim sekiz kişinin hikayesini yazacak hayat hikayesinden kareler toplayacak alttan akacak müziği belirleyecek ve bayrak dikme görevlerinde bayrakların hangi ölçülerde dikileceğini belirleyecekti. Belki cenaze görüntüleri kullanabilirdik ama yok yok sabaha kadar imkansızdı cenazelerin kaldırılması, o daha sonraki adımdı. 

Şaşkınlıkla dona kalmışken ayakta durmakta zorluk çeken hayalimi görebiliyordum, yorgunluktan mı ayakta duramıyordu yoksa şaşkınlıktan mı bilemiyorum, demek ki diyorum demek ki o da bugün nöbetçiymiş. Müdür ekip şefi olarak ismimi söylediğinde dilimin tutulduğunu hissettim bu benim liderlik görevini üstlenebileceğimi göstereceğim en önemli görev olacaktı, demek ki diyordum benim farkındaymış. Hızlıca müdürün yanına gidip elinde tuttuğu ekip listesini aldım, ilk baktığım onun adıydı acaba listede miydi hayalim evet oradaydı ilk defa varlığımdan haberi olacaktı, ilk defa nefesini daha yakın hissedecektim. Ekip üyelerimin adlarını saydıktan sonra hızlıca toplantı odasından çıkıp küçük çalışma odalarından birine geçtim, vereceğim kararlardan çok kravatımı çıkartıp çıkarmamam gerektiğini düşünüyordum, kravatı çıkarmam ekip üyelerim gözünde bu görevin altından kalkamayacağım anlamına gelip onların üstlerindeki otoritemi sarsabilirdi, aynı zamanda bu durum müdürümün gözünde de onun yanaklarından akan terin benim üzerimde yarattığı izlenimi yaratabilirdi, fakat çıkarmak ise ekibim üzerine ortak çalışmaya ve onların yaratıcı potansiyellerine ortaya koymalarına dair büyük bir istek yaratabilirdi. Ben ise hafiften gevşetmeye karar verdim, hatta onların önünde hafif hareketlerle gevşettim ki bakışları üzerimde toplayabileyim. Her ne kadar titrememeye çalışsam da birkaç ay önceki benim metnim ve hayalimin görüntü birleşmesiyle oluşan çalışmayı örnek vererek “evet dedim sabaha kadar bu kadar içten çalışmayı hazırlayabiliriz.” Bu sözlerle hayalimin gözünde daha da değerimin arttığını hissediyordum ve alttan alta onunla olan uyumumuzu ve birlikte olursak bu birlikteliğin ne kadar içten olacağını söylüyordum, bakışını üzerimde toplarken aynı anda onu yönlendiriyordum evet diyordum içimden evet bu gece benim için çok önemli. 

Sekiz kişiden ilk dördü gerçekten çok kolay geçmişti, sapsız üzümlerdi bir bakıma liseden sonra birkaç ay takılmayla askere gitmiş yirmili yaşların başındaki delikanlılar arkalarında ne bir bebek ne de bir yar bırakmışlardı. Daha sonrakilerden biri evliydi onda baya zorlanmıştım özellikle banka bilgilerini aktarırken borçlarından nasıl insanları rahatsız etmeden bahsedeceğimi düşünüyordum ve bir tane doktorun yıllarca aldığı eğitimden sonraki olaylarını, biri ise daha da beter yurtdışında doktorasını yapmış daha sonra akademide ders verirken askerliği aradan çıkarmak istemiş bir beyin, sevgilisi ünlü bir matematikçi yeni dâhilerden olarak geçiyor, evet bu metinde erkekten çok yeni neslin dâhisine odaklanacaktım. Ekip üyelerime de aynı talimatı verdim, aynı anda yeni nesil dâhinin de bulunduğu yere bayrak diktirecektim, bu alışık olunmayan bir karardı ama ne de olsa imzamı kazımak istiyordum bu geceye ve risk alabilirdim. Dört saatlik çalışma sonucunda çıkış verilmişti, çıkış ise bayrak dikicilere şematik bilgileri vermek demekti ve bayrakların asılmasıyla birlikte merkeze akacak görüntüleri beklemek kalmıştı, şansımıza verilere hızlı ulaşmıştık öngörülemeyen yerlere bayrak dikmeyecektik. 

Bayrak görüntülerini beklerken müdürün beni çağırdığı haberi geldi, hızlıca odasına giderken acaba yeni nesil dahi planım onu sinirlendirmişmiydi diye düşünüyordum, odasını kapısını çalarken kalbimin patladığını hissediyordum. Beni emretmişsiniz dememi beklemeden, size bir görev daha dedi ama durum biraz daha karışık. Elinde tuttuğu dosyayı bana uzattığında tanımadığım bir yüzle karşılaştım, kim olabilirdi ki bu, "bilirsin dedi biz ensititü çalışanlarımıza özel önem veririz ve bayrakları dikerken onlara ayrıcalık yaparız" "acaba dedim bizden miydi", "ilişki bölümüne bak dedi, tanıyor musun?" Beynimden vurulmuşa dönmüştüm, benim hayalim, benim biriciğim nişanlıydı ve bana bunu kimse söylememişti. Ne yani şimdi hayalimin ölen nişanlısının bayrağını mı dikecektim, sinirlenmiştim, onun nişanlı olması bile sinirlendirmişti aynı zamanda garip bir hüzün ve garip bir mutluluk ona ulaşmamda hiçbir engel kalmıyordu artık, emredersiniz diyerek müdürün yanından uzaklaştım ve bu kadar özel bir bayrağın nasıl dikileceğini düşündüm, küçük toplantı odasına doğru ilerlerken kameraman bir arkadaşıma rastladım, onu gördüğümde planım ortaya çıkmıştı, hayalime nişanlısının öldüğü haberine verirken kameralarda bizi çekecekti, bayrakları asma enstitüsü çalışanlarının göz yaşları ve şaşkınlıkları akacaktı kameraya ve benim onu telkin ederken kullandığım cümleler. Görüntünün üreticisi aynı zamanda görüntü olacaktı. 

Kameraman arkadaşıma durumu anlattım ve görüntüyü nasıl ona çaktırmadan çekeceğini ve odaya girince hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi nereye oturacağını söyledim ve beraber odaya geçtik. Hayalim bayrak dikicilerden akan görüntüleri incelerken kravatımı biraz daha boşalttım, cümlelerimi daha da toparlamaya çalışıyordum, içimden bir ses ise acaba hayalim işini bitirene kadar beklesem mi diyordu, şimdi ister istemez görüntüleri toparlayamaz ve projelerimiz tamamlanamaz. Olsun diyordum hemen hemen her şey hazır diğer ekiplerden destek isteriz, olmadı hepsini ben toparlarım, bu sahne kaçmaz, bu an kaçmaz. Hayalimin olduğu yere bakarak arkadaşlar derken içimden bir ses beynimi ele geçirecek şekilde bağırıyordu: “show must go on”.


image source: http://www.edebiyatdefteri.com/resim/resimli_yazi/buyuk/40639.jpg
Devamını oku...
SST Atölye