17 Eylül 2012

3 Kutsal Şekerlik

Kapı kapı dolaşıp şeker topladığımız bayram günlerini yad etmeye şimdilik niyetim yok. Hele ki şeker bayramı geçmişken. Belki çocuk zamanlara geri dönmek hikayenin başlangıç noktası açısından zaruri ama en başta rengarenk şekerlerin parıltılı dünyasının o zamanlara ait nostaljisinden dolayı şeker bayramı demediğimi de belirtmeliyim. Hatta rengarenk imgelemleri bir kenara bırakayım, açık söylemek gerekirse oldukça gecikmiş bir gerçekle yüzleşmenin verdiği sıkıntı beni buralara sürükledi. Sıkıntıya hasıl olan da şekerler değil aslında. Bayram şekerlerini içine koyduğumuz şekerlik. 

Kimin tarafından verildiğini hatırlamıyorum ama ben küçükken evimize gelen misafirlerin bir hediyesiydi bütün bir gizemin başlangıç noktası. Hediyeden memnun olmakla beraber kutuyu açınca ortaya çıkan metal, üzerinde delikleri olan, kapalı durunca kubbe, iç içe geçen yapraklar açılınca tepsi biçiminde olan nesnenin ne işe yaradığını ayıp olur diye soramadık sanırım. Daha sonra aile eşrafı olarak bunun şekerlik olduğuna kanaat getirdik ya da ben topladığım şekerleri içine koyunca işlevi bu şekilde ortaya çıkmış oldu. Kimse de sorgulamadı. İnancın temel çıkışı bu şekilde belirdi. 

Aradan geçen onca yılın ardından, bugün o nesnenin aslında sebze haşlama aparatı olduğunu öğrenmiş bulunmaktayım. Israrla ve kararlılıkla şu yaşıma kadar inandığım şeyin basit bir gerçekle sarsılması benim için gayet elem verici oldu. 

Bir şeye inanmak ve zaman içinde ona dair oluşturulan kutsallık ile yüzleşmenin sıkıntılı olduğunu kabul edebilirim ya da zaten kutsal gerçeğin hep ötesindedir diye kendimi avutabilirim. Ama meselenin buralarında oyalanacak değilim. 

Evvela o bir hediyeydi. Kutsal bir görünüm almasının bundan daha arkaik bir sebebi olamazdı. Maori hediye kültüründe, hediye olarak verilen şeyin (taonga) bir ruhu (hau) bulunmaktadır. Açmış bir çiçeği andıran şekerlik aracılığıyla şekerler misafire ikram edilerek hau dolaşıma girmiş olur. 

Mekansal olarak ise, şekerlik misafir odasının tam ortasındaki sehpanın üzerinde yer alırdı. Bu haliyle evrenin merkezindedir. Tavandaki lambadan üzerine ışığın yansımasıyla parıldayan bu yarım küreyi taşıyan sehpa göğün direği inancının bir yansıması olarak görülebilir. Sehpa ile şekerlik arasında bulutları andıran iğne oyası sehpa örtüsü ve en zeminde bir okyanusu andıran Isparta halıları serilidir. Dörtlü kozmik eksen tamamlanmış olur. Böylece gök-yeryüzü benzeşimi varlığın bütün düzeylerinde sayısız büyülü tekabüliyetler doğurur. Bütün bu imgelemler, misafir odasının bir ev için önemi ve o zamanlar işlemeleriyle gotik bir katedrali andıran vitrin ile de bütünleşince kutsallık kendini inşa etmiş olur. 

Ancak kutsalın dizaynı üzerine titizlikle kafa yoran birisi tılsımı yaratanın aynı zamanda o şeyin hangi maddeden yapıldığıyla alakalı olduğunu bilir. Birçok kültürden örneklemek mümkün ama demir ister gökten düşmüş olsun isterse toprağın bağrından sökülüp alınmış olsun her durumda kutsal güçlerle yüklüdür ve metalin okült niteliklerine olan inanç süregelmiştir. Metale hürmet, kendi içinde ve kendisi için bir nesneye tapınma yani bir nesne fetişizmi değildir, burada tanıdık evrene ait olmayan, başka yerlerden gelen, dolayısıyla bir öte dünya işareti, aşkınlığın az çok bir imgesi olan yabancı bir nesneye duyulan saygı vardır. 

Nihayetinde, tüm görünümleriyle şekerlik, belki de farkına varmadan tapındığım bir şey haline dönüşmüştü. Kutsalın belirişi de imgelemlerin katmanlaşmasıyla oluşur. Bu ne kadar nesneden soyuta taşınırsa o kadar güçlü olur ama bazen onun bir sebze haşlama aparatı öğreninceye kadar sürer. 

Ben yine de, sebze haşlamayı bir ritüel haline getirip, tencere, ocak, su ve ateş düzleminde yeni tariflerin peşinde koşmak için bu nesneye bir şans vermeyi tercih edeceğim.

3 yorum:

  1. Yine fevkalade bir yazı. Çocukluk günlerimizden kutsalın oluşumuna dair izlere ve antropolojiye doğru çıkılan bir yolculuğa mazhar oldum. Ellerinize sağlık üstadım.

    YanıtlaSil
  2. "Nihayetinde, tüm görünümleriyle şekerlik, belki de farkına varmadan tapındığım bir şey haline dönüşmüştü. Kutsalın belirişi de imgelemlerin katmanlaşmasıyla oluşur. Bu ne kadar nesneden soyuta taşınırsa o kadar güçlü olur ama bazen onun bir sebze haşlama aparatı öğreninceye kadar sürer"

    Bende bir Ursula Leguin tadı aldım ellerinize sağlık.

    YanıtlaSil
  3. yazılarınızı okuyorum.çok güzel.

    YanıtlaSil

Anonim kullanıcı olarak göndereceğiniz yorumlarda mail ya da blog adresi gibi iletişim adreslerinizi belirtmeniz önemle rica olunur.

SST Atölye