16 Ekim 2009

4 Mal Sahibi, Mülk Sahibi Hani Bunun İlk Sahibi?

“Papalagi (beyaz adam) türlü türlü yollarla zihin bulandırır,
sonra da kendine, insan nasıl yemeden yaşayamazsa
‘şey’siz de olamaz der.”

Samoa’lı şef Tuiavii


Mülkiyet duygusu kapitalizmin beslendiği en önemli kaynaklardan biri olması sebebi ile oldukça büyük bir önem arz eder. Onun bir “duygu” olarak tanımlanıyor olması bile kavramın aslında ne kadar hastalıklı olduğunun bir göstergesidir. İnsana, bırakın duygusal olarak, rasyonel açıdan bile içkin değildir. İnsanlık tarihi içindeki uzun serüvenini anlatmaya gerek yok (tarım, hayvancılık, artı-değer vs.). Farklılık, kapitalizmin mülkiyet üzerindeki belirleyici etkisinde ve yaptığı atıflardadır. Mülkiyetin olmayacağına dair bir tahayyül beraberinde, paylaşıma odaklı bir pencere açmaktadır insanoğluna. Atıflar bu noktadan hareketle yazılmıştır.

• “İnsan bencildir” (Varoluşa atıf)
• “Şimdi biri gelip senin malını alsa, al mı diyecen?” (Gündelik atıf)
• “Doğada bile yok” (Doğaya atıf)
• “İçgüdüseldir” (Güdüyle karıştırılır ve varoluşa atfın bir başka biçimidir)
• “Karıları da paylaşacan mı? (Çok ayıptır ve cinsiyetçi bir atıftır)
• “Ben o kadar çalışmış almışım niye vereyim?” (Artı-değere atıf)

Bu sıra uzar da gider. Ancak şöyle bir ayrıntı söz konusudur. Mülkiyet duygusunu ya da sahiplenme denilen güdüyü ortadan kaldıran iki önemli nokta vardır kanımca. Bunlardan birincisi her şeye sahip olabilecek derecede maddi olanaklara ve araçlara sahip olmak, ikincisi ise hiç ama hiçbir şeye sahip olmamak. Söz gelimi Bill Gates için biz orta sınıfların (orta sınıf diye bir şey olmadığını ben de biliyorum) değer verdiği hiçbir şey değerli değildir. Ne aptal bir cep telefonu, ne yeni aldığın sırt çantan, ne araban, ne de ayakkabın… Zaten istesen fabrikasını bile alırsın. Oysa bizim için tüm bunlar tatlıdır. Onlara iki dakikada sanki hep varlarmış gibi sahip çıkabiliriz. Bu tıpkı, 1 lira verip oyuncakçıdan alabilecekken, gidip hani şu lunaparklarda daha fazla paraya jeton atıp kancalı bir mekanizmayla almaya çalıştığın ve senin için artık 1 liradan çok daha değerli küçük tüylü oyuncaklara karşı duyduğun yakınlık gibidir. Tıpkı Bill Gates gibi sokakta yaşayan bir ideal tip olarak şarapçı amca da (Bill Gates de burada bir ideal tiptir) mülkiyet duygusundan, mülkiyetçilikten arınmıştır. Temel insani ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacak durumda olması onu işlevsel kılmış ve ihtiyacını karşılamayacak hiçbir şeye orta sınıflar gibi saldırmamasını sağlamıştır.

Herkesin zenginleşmesi kapitalizm karşıtı mücadele açısından pek mümkün bir yöntem olarak görünmediğine göre, hadi hep beraber şarap içmeye…
Devamını oku...

10 Ekim 2009

5 Akan Koku

Evet, maddenin beşinci halini sizlere sunmaktan gurur duymaktayız; “akan koku”. Hem akar hem kokar üstelik akarken kokar. Yani hem akıcı hem uçucu. Bir madde bu haldeyken ne yapmaz ki?

Maddenin form değiştirdiği bu hallerde zihnimizin değişkenliği üzerine
denemelere çıkmışken, dilimizin zihinsel dönüşümüne ilişkin de bazı çıkarımlarda bulunmadık değil. Örneğin Türkçe'ye yeni bir tamlama biçimi kazandırdık ki ortalama bir Türk vatandaşının bu tamlamayı günde en az 10 kere kullandığı söylenebilir: Zincirleme küfür tamlaması. Ör: Ayan beyan a.q. Dipçik not (tokat gibi hesabı) : Söz konusu şey ayan beyan fakat koyulması gereken bazı hususlar olmadan sıfatımız tamamlanmış olmuyor. Burada özne çok gizli, yüklem gelecekte, olacak yani geriye kalan tek şey ayan beyan biyerlere koymak. Kesinlikle muhteşem. Başka örnekler de verilebilir mesela; apaçık (Apış arasından türemiştir), açık seçik biçimde “akan koku” da tümcelerinin içinde gizli özne ve gizli küfrü taşımaktadır. Zaten akan bir kokuya neden olan bir insan bir an önce gizlenmelidir.

Bir diğer nokta, popüler temaşaların merkezine yolculukla alakalı. Tepkilerimizi gözden geçirirken farkettik ki popülerlik, refleksif tepkilerimizle birleşmiş. Örneğin” wipe out” izlerken çok fazla tüh tüh diyebiliriz. Bu durumda “Wipe out tüh tüh!!” tam bir tepki cümlesidir. Kaldı ki akan kokuyu gören her canlı “wipe out tüh tüh” demekten başka ne yapabilir ki?


Akarı yok, kokarı yok kadar tüyler ürpertici. Durumun bu vahameti ortadayken, lazım olan tek şey musluk başlığıydı oysaki. Neticede takılınacaktır. Takılan takılır… Tüm birbiri ardına takılan sözcüklerin fail-inin meçhul olması gibi. Varılan sonuç ise: “Yapan yapar yapan yapmaz”. Neden meçhul olduğu ortada değil mi sayın okuyucular. Üstelik “gel dedim gelmedin gelmezsen gelme dedim” cümlesine alternatifte olabilecekken. Bir gazete de bunun üzerine şöyle bir manşet atmış: “Oralı değil analı nereye otur ben yaptım sen yapma” olacak iş değil. Esefle kınıyoruz. Ki zaten kına kına içmekle ilgili bir şey sonuçta.

Velhasıl yukarıdaki konudan eğitim sistemimizde yapmayı düşündüğümüz değişikliği ifade etmek istiyorum siz okuyucularımıza. Artık yeni çocuk tekerlemeleri istiyoruz. Bizim önerimiz ise şudur:
Biz buralarda takılıyoruuuuz
Gel polis amca gel polis amcaaa

Bunu sabah akşam bir kere okuyan çocuk daha da davos a gitmeyeceği gibi bir dakikadan (one minute!) fazla ingilizce konuşabilecektir.
Buradan tayyipe sesleniyoruz ve tüm arkadaşlarımızı bu sloganı her tuvaletten sonra bir kere balkona çıkıp bağıra bağıra söylemelerini istiyoruz: “Bluetooth’um Yoksa Ben de Yooookum!!!”

Sonuç olarak herkesin açılıp saçıldığı bir ortamda, bizim önerimiz şudur: “Doğ bebek doğ doğ doğ neeee yusuf yusuf yusuf!!!” ve bizce tayyipin sloganı şu olmalı: “Açılın! BEN geliyorum!” Bizzat kendisi müdahale edecektir. Peki her şeyin bir bedeli olacak mıdır?


Kuşkusuz ki burada anarşizmin ve kapitalizmin temelleri sorgulanmalıdır. Nedir kuzum bu temeller?

Anarşizmin temeli: Ödemeyen hakyemez!
Kapitalizmin temeli: Ödeyen de varyemez.

Bakın evde böyle düşünün neler değişecek. Tabi komünizmin temelini unutmayalım. Buna göre “sensiz yanak binbir çeşit”. Muazzam!!!!


Son olarak ileriki günlerde yapacaklarımıza dair ajandamızdan (gizli gündem) bir notu yayınlıyoruz.

“Analı kızlı çorbanın muhteviyatı araştırılacak, İstanbul vapurlarını zapturapt eden psikopat diş hekimine dikkat çekilecek!”

Bol saplantılı günler...
Devamını oku...
SST Atölye