6 Mayıs 2009

5 Hikaye - Paralel Dünyalar

Birbirine paralel iki kaynaktan yola çıkan iki doğru, Newton fiziğine göre ve Öklid geometrisine göre birbirine paralel bir şekilde ve hiç kesişmeden sonsuza dek yolculuklarına devam ederler. Fakat hem Newton’un hem de Euclid’in temel bakış açılarının dışında olan başka bir gerçek vardır. Paralel iki kaynaktan yola çıkan iki doğru paralel olmayan bir üçüncü doğru tarafından kesildiğinde üç doğrunun bileşiminden oluşan yeni geometrik şekil en basitinden birbiriyle çakışan bir şekil olmaktadır (Öklid aksiyomuna göre). Yine Öklid aksiyomuna göre birbirine çakışan şeyler birbiriyle eşittir. Bu durumda iki paralel doğru aynı zamanda kendilerine paralel olmayan doğruyla eşittir. Paralel doğrular aynı zamanda çakışan doğrulardır. Öte yandan Newton’un evrensellik anlayışına göre vuku bulan bu paralellik yasası aynı zamanda göreli bir hal alarak yerelleşir. Evrensellik, yerellik iddiası taşır ki bu durumda evren algımız bütünsellikten yoksun kalmaktadır.

Gayet sıcak bir çin vazosunda duran sarı papatyalar ve beyaz laleler, barok dönemi işlemeli bir sehpa üzerinde salonun en simetrik köşesinde duruyor. Kırmızı ve kahverengi tonlarıyla birbirine geçmiş el yapımı bir halı üzerinden dün geceden kalma boş kırmızı şarap şişesinin bir kısmı bu renkteki bir halının köşesinde öylece duruyor. Sanılan o ki, sahipleri tarafından şişenin hepsi içilmiş değil. Fakat huzur verici. Daha iki gün önce bir aydır kafasından atamadığı bir eski sevgili sendromunu ortadan kaldırmış biri salonun ortasında duruyor ve gülümseyerek pencerenin dışında dinlenmek için konmuş bir güvercine bakıyor. Salonun kapısını aniden açan başka biri “selam” diyor. Bu davetkâr bir giriş olsa gerek.

Duvardaki hâkim rengin siyah olduğu bir tablo dikkatini çekmekte. Farkına varmadan halının üzerindeki şarap şişesinin bir kısmına basmakta. Geceden açık kalmış televizyonun yorgun görüntüsü hemencecik dikkatini çekiyor. Pencerenin dışından gelen kanat sesleri kulağını tırmalamakta. İçten içe dün gece yaşadığı talihsizliğe hayıflanan uzun solukları kendisini ele veriyor. Durduğu salonun bir kapısı aniden açılıyor ve başka biri “selam” diyor. Bu rahatsız edici bir giriş olsa gerek.


Aynı salonu paylaşan iki kişinin farklı hikâyesi…

Denilen odur ki Einstein’a göre paralel iki doğru uzayda eğrilir ve birbiriyle çakışabilir. Sonsuza dek sürecek bir işlemi sonlandırmak, sonlanabilecek bir işlemi sonsuz kılmak anlamına gelir. Her paralel doğru birbiriyle çakışabiliyorsa paralellik sonlu bir şey olacaktır. Paralel olma hali ise sonlu birçok özelliği içerisinde barındıran sonsuz bir kavram olarak beyinlerimizde yer edecektir. Tıpkı hikâye gibi. İnsan yaşamının kaotik yapısı bizi aynı kaynaktan yola çıkan iki bireyin çakışan hikâyelerini anlatır ki aslında birbirleriyle paralellik de göstermez.


Ve son olarak denilebilir ki; iki bireyin farklı hikâyelerini anlatan bir üçüncü birey oldukça iki paralel doğru birbiriyle kesişebilir.

Hikâye içinde birçok hikâyenin olduğu bir üst anlatıdır. Aynı zamanda hikâye üstünde birçok anlatının bulunduğu efsaneler veya mitler gibi ilk anlatıdır. Kalabalık göstergelerin içinde yalnız bir simge olmak ancak göstergelerin ışığını kendi parlayan simgelerinle var etmektir.

Eğer ışık varsa yansıdığı maddeden ötürü olabilir mi?

5 yorum:

  1. hoş bir yazı ellerinize sağlık. konuyla alakalı belki göz atmak istersiniz. sevgiler...

    http://sethudo.blogspot.com/2008/12/paralel.html

    YanıtlaSil
  2. günelik yaşamdaki paralel algısının ötesine yazının tümünde geçmeyi düşleyerek yazdım saygılar ;)

    YanıtlaSil
  3. Kuramcık etkileyici...

    Son cümle ise son yediğim kaymaklı ekmek kadayıfının tadında...

    Kaymak Afyon kaymağı...

    YanıtlaSil
  4. hmmmm datlı :))

    sağol ;)

    YanıtlaSil
  5. aslında karadeliğin çıkışı da akdeliğin girişiyle çakışmaktadır ama karadeliğe gireni evet ama çıkanı göremediğimiz, akdeliğe ise negatif çekim kuvvetinden dolayı bi türlü giremediğimiz için birbirleriyle paralel iki evrene tekabül edip kesiştikleri noktanın ise karadelikten çıkış, akdeliğe giriş noktası olduğunu ancak akdeliği ak yapan ışık kaynağına yani o noktaya ulaştığımız zaman görebilicez.. bir de ne görelim akı ak yapan ışık karadan çalınmamış mı?

    YanıtlaSil

Anonim kullanıcı olarak göndereceğiniz yorumlarda mail ya da blog adresi gibi iletişim adreslerinizi belirtmeniz önemle rica olunur.

SST Atölye