Yanlış da olsa hayatın değerini, daha en başından, anasının karnındaki suyu yutup, boğulma tehlikesi geçirdiğinde kavradı. Çocukluk hayali auteurist bir film okumaktı, denedi ama başaramadı. Gulbenkian komisyonunda fotokopicilikten, bilimsel sekreterliğe kadar "abiciliği" sayesinde yükseldi. Viyana çevresine hiç bulaşmadı. Doktora tezini "Dans Figürlerinin Karşılaştırmalı Sosyo-politik İzdüşümü: Mustafa Sandal ve Serdar Ortaç Örneği" ismiyle yayınladı. “Neo-Marksizm, Nebu-Marksizm Esas Olan İnsan Sevgisi” adlı makalesiyle dünya çapında bir üne kavuştu. Son olarak "Hermeneutiğin Hermes'ten Gelmeme İhtimaline Dair" adlı şiir kitabıyla yok satanlar listesinde ilk sırayı aldı. Ardından Sınıfın Sosyal Teorisyenleri denilen epistemik cemaate katıldı. Orada Kafka'dan alıntı yapmayı, 'sistem'e entegre olmayı ve aliakaya çay demleyi öğrendi. Başlıca ilgi alanları arasında Esra Ceyhan ve İclal Aydın'ı üreten sosyo-ekonomik koşullar, NLP, NYPD, varoluşçu marksizm mi marksist varoluşçuluk mu tartışması, transandantal bir dünya mümkün mü problematiği yer almaktadır. Ömrü boyunca nicel araştırmalardan hiç haz etmedi ama birden ona kadar puan vermeyi hep sevdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Anonim kullanıcı olarak göndereceğiniz yorumlarda mail ya da blog adresi gibi iletişim adreslerinizi belirtmeniz önemle rica olunur.