15 Mart 2010

7 Hipergerçeklik Çağında Avatar

“Yüzünü her zaman ustalıkla maskeleyebilmiş Şeytan, modern uygarlıkta yine kendine yakışan kusursuz kıyafeti seçiyor.”
Jean Baudrillard, 
Şeytana Satılan Ruh ya da Kötülüğün Egemenliği


Avatar (Avatāra), Hinduizmde Tanrı Vişnu’nun insan şeklinde kendini göstermesi anlamına gelir. Baudrillard’ın deyişini bir ters çevirmeyle gerçeklik (reality) - sanal gerçeklik (virtual reality) ilişkisi dolayımında Avatar filmine uyarlayabileceğimizi düşünüyorum. Ancak filme dair ilişkilendirmem bundan ibarettir. Avatar filmi üzerine antropolojiden politikaya, bilimkurgudan dinler tarihine pekâlâ yardırılabilir ve çokça da yardırıldı. Elbette ki bunlar işin süsü. Hele hele Oscar’da en iyi film ödülünü alıp alamaması konumuzun epey dışında. Zaten yıllar yılı Oscar’la tek alakam ortaokul yıllarımdan kalma anılar yumağı içindeki Oscar sinemasından öteye de gitmez. İlişkiselliğe dair dikkatimi çeken husus sadece görsel sunum tekniği. Yani pazarlama biçiminde ön plana çıkan 3-D tekniğin hipergerçeklik çağındaki anlamlarını sorgulamak.

Suda yansıyan aksini izleyen Narkissos’dan beri, gerçekliği tüm canlılığıyla anında yakalayabilme arzusu hâlâ hâkimdir. Fotoğraf, sinema ve sinemayı önceleyen seyirlikler olarak phenakistiscope, thaumatrope, zootrope, stereoskop, kaleydoskop vs. Hepsi bir şekilde gerçek-miş gibi yaşama arzusunun teknolojik seyriydi. Ancak Baudrillard’ın belirttiği mesele, gerçeğin kendini aşarak hipergerçek bir görünüme bürünmesiyle miş gibi yapmanın geçersizleşmesidir. Miş gibi olanı gerçekten ayırma şansına sahipken, her şeyin hipergerçek boyutunda olduğu bir ortamda gerçek çok daha gerçek olma uğruna kendini feda etmiştir ve artık hiçbir şey ifade etmemektedir. Böylelikle, Avatar olsa olsa lunapark eğlencesidir, Disneyland’dır. Gerçek-miş gibi sunulsa da, gerçeğin gerçeğe benzemediğini gizlemek amacındadır.

Avatar filminin görsel teknik anlamında bir devrim olduğunu düşünenler içinse, üzgünüm, XVII. yy. Yeniçağ bilimi ve en nihayetinde Descartes’ın Kartezyen Düalizmiyle görme, görülenin hakikatine olan bağımlılıktan çoktan kurtulmuştu. Descartes optik devrimden epistemolojik sonuçlar çıkararak Kepler’in yapıtını tamamlamış ve böylelikle retina üstündeki yansıma olarak pictura ile aynada görülen dayanaksız görüntü imago arasındaki farkın ötesine geçilmişti. Özne, camera obscura sayesinde dışarıdaki dünya ile içerideki temsili arasındaki mütekabiliyet ilişkisini güvence altına alır. Yani mikrokozmosun makrokozmosa, duyulur objenin duyusal göze benzerliği gerekli olmaktan çıkmıştı. 19. yüzyılla gelişen teknolojik seyir, hâlihazırda bu modern görme rejiminin tesiri altındadır.

Ancak yine de sormakta fayda var, 3-D düzlemde yaratılan derinlik algısı sanal gerçekliğin yeni deneyimi olabilir mi? Her ne kadar şu an için sinemada yaratılan, teknik anlamda 3-D’nin tam karşılığı olmasa da, gösterilen nesnenin illüzyon gücünü arttırdığı söylenebilir. Ancak gören özne açısından durum görme itibariyle değişse de algı itibariyle değişmeyecektir. Anlayamadıkları nokta şudur, modern görme rejiminin yarattığı güvenlik artık dağılmıştır. Bulanıklaşmıştır. Koku vermek gibi diğer duyulara da uyaran gönderecek bir teknik ortaya konulsa da, söz konusu olan hakiki ile sahte, gerçek ile düşsel arasındaki farkı silip ortadan kaldıran bir simülasyondur. Bu haliyle, Avatar filmi tüm diğer türevleri gibi görsel-işitsel bir bombardıman olmaktan öteye gidemez. Sunacağı tek şey bulanıklaşmış gerçekliğe eşlik edecek bulanık ve ağrıyan gözler olacaktır.

Gerçek dünyayı bertaraf ettiğimize göre, geriye kalana ne dememiz gerekiyor?
Görünümler dünyası mı? Kesinlikle hayır!
Çünkü hakiki dünyayla birlikte görünümler dünyasını da yok ettik.

Friedrich Nietzsche

7 yorum:

  1. Danke. aber was ist das? Was ist schön? Ist die ästhetische, geistige oder einem ständigen ein? Zunächst beschreiben Sie diese bitte. später ohh dazaynefuckerbanana bal döğ yalä...

    Felix Sarotti

    YanıtlaSil
  2. Ich finde den Text sehr schön, Herr Sarotti.

    Aufwiedersehen

    YanıtlaSil
  3. Herr eflatunalem,

    Var sen sevmek. Ohh danke schön. Ich bin froh dass du gern einen hohen philosophischen ebene.

    Hochachtungsvoll ..

    YanıtlaSil
  4. iyi ki google translate var.

    YanıtlaSil

Anonim kullanıcı olarak göndereceğiniz yorumlarda mail ya da blog adresi gibi iletişim adreslerinizi belirtmeniz önemle rica olunur.

SST Atölye