21 Mart 2010

5 Kasaba Üzerine I

TDK sözlüğünde kasaba şu şekilde ifade edilmektedir: “Şehirden küçük, köyden büyük, henüz kırsal özelliklerini yitirmemiş olan yerleşim merkezi”.

Evet, -…ne köy ne de kasaba olur- denir ya, kasabanın bizatihi kendisi için bu söz geçerlidir. Yani kasabadan ne köy olur ne de kent. Dolayısıyla kasaba bir ergenlik halidir. Ne çocuk ne yetişkindir. Bir çocuk bir yetişkindir. Bir an çok sevimlidir, bir an çok çekilmez. Kişiliksizdir henüz, dolayısıyla tutarsızdır, güven vermez. Kendi de kendine güvenemez. Rol modeli arar sürekli. Bir kenti model alır bir köylü. Kasabalı bir ergen gibidir. Kendini ispatlamanın peşindedir. Sigara içer, güya gizli gizli ama aslında herkes farkındadır. Kasabada içki satılmaz ama kasabanın ortasından geçen dereden karikatür sahnesi gibi bira tenekeleri geçer. Ergen gibidir kasabalı; öfkesi deli, sevgisi deli… Delikanlıdır kasabalı, Yılmaz Güney’le Polat Alemdar arasında savrulur gider.

Kasabanın talihsizliği arada kalmasındandır. Ne köydür ne kent. Köylülüğe yakın olmasını sindiremez. Daha doğrusu köylüye benzemesini complexe haline dönüştürür. Bu yüzdendir bilmeden çok konuşması, bilmeden biliyormuş gibi davranması: “hocam siz de psikolojisiniz ya, daha iyi bilirsiniz” gibi konuşup konuşup topu asıl bilen olduğunu düşündüğü kişiye atıp onay bekler. Eğer o kişi tabi tabi gibisinden bir onay verirse, deymeyin keyfine kasabalının. Çünkü onun köylü gibi cahil, aklı ermez değil, şehirli gibi kültürlü, fikir sahibi olduğunu “tabilemiş” (onaylamış) olur aslında topu attığı o kişi. (genelde de pas atılan asıl şehirli kişi bu yapıyı bilmediğinden ya da ayıp olmasın misafirim, geçiciyim ya da zaten kasabalıları hakir gördüğünden pas atan kasabalıyı hep onaylar, sanki kasabalı da bunun farkındadır da ondan atar pası.) Asıl dumur, öyle değil mi hoca diyerek atılan pası geri göndermeyle gerçekleşir. Şenlikli kısım burasıdır. Bir nevi öç almadır. Tefrikamız devam edecektir…

5 yorum:

  1. Sırtında muallim ceketi, cebinde 2000 sigarası, çayını duyumlarken anlatıverir gözleri taşrada olup biteni...

    Tefrikalarını bekler, gözlerinden öperim.

    Felix Sarotti

    YanıtlaSil
  2. Kentsel olmayanın resmini çizen bu dokunaklı ve metafor zengilikleriyle dolu yazının üstadı Zinos'u tebrik ederim. Gözlerimizi başka bir yöne çevirdiği ve insanın olduğu her yerden beslenilebildiğini bize bir kez daha teyid ettiği için...

    Dr. Heimat Lose

    YanıtlaSil
  3. Tek kelimeyle harika!!

    Yalın, kelimelere hakim anlatım.

    Cemaat ile cemiyet arasındaki gerilimi basit gerçeklerle ifade eden orjinal bir eser.

    Tefrikanın devamını sabırsızlıkla bekliyorum.

    Valla bravo!

    YanıtlaSil
  4. Kasabanın yancılığını afişe eden hoş bir çalışma; şehirliye özenen, köylüyü aşağılayan ergen -evet, Zinos'un belirttiği gibi, gerçek bir ergen!

    Bu ülkede sıralamanın, boyutun, hacmin bir iktidara dönüşmesini gözler önüne seren anlamlı bir çalışma.

    Eline sağlık Zinos,
    devamını bekliyoruz...

    YanıtlaSil
  5. Bravo dostum Zinos, ellerine sağlık

    YanıtlaSil

Anonim kullanıcı olarak göndereceğiniz yorumlarda mail ya da blog adresi gibi iletişim adreslerinizi belirtmeniz önemle rica olunur.

SST Atölye