15 Şubat 2011

7 Uzay Yolu Dizisine Dair Çözümleyici Bir Deneme

“Gittiğimiz yere acı ve dert götürüyoruz. Uzayda ne işimiz var?
Yararlı bir iş mi yapıyoruz? Ne yararı? Uzaya zarar veriyoruz.” *

Hemen hepimizin haberdar olduğu, ilk bölümü 1966’da yayınlanan Uzay Yolu dizisi, klasik bilim-kurgu hikâyelerinin hemen her özelliğini bünyesinde barındıran bir dizi olagelmiştir. Yayınlandığı dönem çok fazla ses getirmeyen ancak yirmi birinci yüzyıl tüketim toplumunun muhalefet dâhil her şeyi pazarlayan piyasasında kendisine alıcı bulmuş ve aşama aşama bir fenomene dönüşmüş bir dizidir Uzay Yolu. Dizi, “Atılgan” isimli ve neredeyse tamamı insanlardan oluşan bir mürettebatla uzak gezegenlere seyahat eden bir geminin, dizinin tanıtımında dediği gibi “beş yıllık görevi boyunca” amacı “yeni dünyalar keşfetmek” ve “yeni hayat ve medeniyetler bulmak” olan hikâyeleri üzerine kuruludur. Atılgan gemisinin kaptanı tipik bir WASP (White, Anglo-Sakson, Protestant) olan, her şeyin kendisinden sorulduğu, hem akıllı hem de kendi dönemi için “ideal” sayılabilecek bir “erkek” olan James T. Kirk’tür. Kirk’ün en yakın arkadaşlarından biri Atılgan’ın doktoru olan Leonard McCoy’dur. İkilinin eskiye dayanan bir dostluğu vardır. Ancak aralarındaki sıkı dostluğa rağmen Kirk her zaman Kaptandır ve aralarında yaşanan ufak çaplı gerilimler sırasında bir iktidar odağı olarak Kirk, Kaptanlığını McCoy’a hissettirmektedir. Birbirlerine isimleriyle hitap eden ikilinin bu hitap şekilleri kısa dönemli gerilimlerde Kaptan ve Doktor olarak değişmektedir. McCoy sadece bir tıp doktoru değil aynı zamanda bir danışman, bir çeşit terapisttir. Gemide sıkıntısı olanlar (genelde sıradan mürettebattan çok güvertedekiler) “günah çıkarmak” için çoğunlukla McCoy’a görünmektedirler. Genel tıbbi tedavileri zaten son derece teknolojik bilgisayarlı cihazlar yapmaktadır. McCoy esasen bir vicdan temsilidir.

Dizinin kilit karakterlerinden bir diğeri ise yine Kirk’ün yakın dostu olan Mr. Spock’tır. Mr. Spock Atılgan gemisinin tek “öteki”sidir. Gemi, insan ırkı bağlamında tek bir kültürel bütünlükten mürekkep olarak tanımlandığında Mr. Spock bu bütünlüğün içinde süs bitkisi muamelesi gören bir Volkanyalıdır. Güvertenin ana karakterlerinden, siyah bir kadın olan teğmen Uhura’yı tenzih etmek gerekirse metaforik olarak Spock bir anlamda geminin tek zencisidir. Spock’ın diğer bir belirleyici niteliği insani duygulardan yalıtık olmasıdır. Bu durum dizide “insan olmaması”nın bir karşılığı olarak sunulmaktadır. Çünkü her türlü durumu, adeta bir makine edasıyla “mantıklı” ya da “mantıksız” kalıpları içinde değerlendirmektedir. Öyle ki, bu özelliği Spock’ı rasyonel aklın göstergesi yapmaktadır. Kirk ise vicdan temsili McCoy ile rasyonel aklın temsili Spock arasındaki bu dengede yolunu bulan esas figür olarak lider konumunu sürdürmektedir.

Dizinin temsil ettiği unsurlardan biri diğeri de çok kültürlü ve çok etnili bir mürettebata sahip olmasıdır. Bir WASP olan Kirk’ün kaptanlığı ve emri altında güvertede bir siyah olarak görev alan Teğmen Uhura, bir Asyalı olan Sulu, Slav aksanlı Chekov ve dizinin diğer bölümlerinde ekrana gelen diğer farklı etnik gruplardan insanlar totalde insan ırkının bir göstergesi olmaktan çok, farklı etnik grupların yurttaşlık bağıyla bağlı olduğu iddiası üzerine inşa edilmiş olan Amerikan toplumunun göstergesidirler. Özellikle kaptan James Kirk bu önermeyi pekiştiren bir figür olarak ön plana çıkmaktadır. Söz gelimi 1960’ların korku klasiklerinden, Georg A. Romero’nun tüketim toplumu ve modernite eleştirisi olarak okunabilecek filmi Night of the Living Dead filminde esas karakteri canlandıran Duane Jones bir siyahtır. Oysa Kirk Amerikan toplumunun kurucu unsuru olan bir beyazdır.

Dizinin Amerikan değerleriyle örülü olduğu iddiasını destekleyebilecek örneklerden biri de uzay gemisinin adıdır. Geminin adı Türkçeye Atılgan olarak çevrilmiş olmasına rağmen Enterprise’ın tam çevirisi “Girişim”dir. Amerikan toplumunda girişim, toplumsal ve kültürel değerler bağlamında bireylerin sahip olabileceği en önemli niteliklerden biri şeklinde tanımlanabilir. Zira Enterprise gemisi de tüm girişimciliği ile yeni medeniyetler ve uygarlıklar bulmak amacıyla yeni dünyalara seyahat etmektedir. Ancak seyahat ettikleri dünyalar ve medeniyetlere dair geliştirdikleri bakış açısı tamamen dünyevi değerler etrafında kurulmuştur. Buna ek olarak dizinin özellikle birinci sezonunda ziyaret ettikleri hemen her gezegende bazen bir araştırma ekibinin üssü, bazen de yine insanın ırkının işlettiği ve o gezegenin kaynaklarını sömüren bir maden üssü görmek olasıdır. Farklı türlerin yaşadığı gezegenlerde bile herkesin İngilizce konuşması ise yayılmacı anlayışın ve insanoğlunun geldiği tek tip halin adeta göstergesidir.

Sonuç Yerine

İnsanoğlunun teknolojik ve bilimsel ilerlemeyle ilgili tahayyülü, genellikle ortak ve tek bir kültür çerçevesinde şekillenmiş bir geleceğe dairdir. Bu tip bir ilerlemenin insan toplulukları arasındaki kültürel, dilsel veya toplumsal bir takım farkları ortadan kaldırması ve insanlık paydasında buluşulacağına dair bir öngörüdür söz konusu olan. İnsan olmaya dair ortak bir paydada buluşmanın tek tipleşmeyle ve daha da dikkat çekici olanın batı merkezli bir tek tipleşmeyle vuku bulmasına dair bir beklenti, kültürel görelilik özelinde düşünüldüğünde tam bir çıkmaz sokaktır. Her ne kadar her kültürün kendisine özgü olduğu fikri içinde yaşadığımız kimlikler çağında özel bir anlam taşısa da, ilerlemeci ve evrenselci bakış açısı birçok alanda hala ağırlığını hissettirmektedir. 1960’larda gösterime giren bir televizyon dizisi olmasıyla tarihsel açıdan Uzay Yolu belki mazur gösterilebilse de, 2000’li yıllarda da bilim-kurgu sinemasında değişen pek fazla bir şey olmadığını sezmek zor değildir.

* The Naked Time isimli bölümde asabi bir mürettebatın sitemi.

7 yorum:

  1. Atilganin esasen girisim olmasi cok fenaymis. Buradanda turkiye ve kapitalizm uzerine birsey cikarilabilinir mi acaba.

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Prometheus yazıda belirtmeyi unuttuğum için affınıza sığınıyorum. Bu yazı için sizden ilham aldığımı belirtmeliyim. Dolayısıyla sorduğunuz soruya siz de pekala cevap verebilirsiniz diye umuyorum.

    Sevgiler.

    YanıtlaSil
  3. Star Wars çözümlemesi ile yazıyı seri halinde devam ettirmen dileğiyle...

    YanıtlaSil
  4. Çocukluğumun dizisiydi. Hayal dünyasına oynayan aktör ve aktrisleri vardı.

    Kimliğin yeniden çözümlenmesinde hayalin rolünü önemseyen Dr.Heimat Lose'a sevgiler...

    YanıtlaSil
  5. Sevgili Felix,
    Sanırım Star Wars daha uzun ölçekli bir incelemeyi hakketmekte. Umarım yakın bir zamanda bu tip bir inceleme yapacak vakit bulabilirim.

    Sevgili Babaaa,
    "Kimliğin yeniden çözümlenmesinde hayalin rolünü önemseyen Dr.Heimat Lose'a sevgiler" sözünü bir eleştiri olarak algıladım. Zira geçmişimizin dokunulmamış imgelerini çözümlemeye başladıktan sonra artık hiç bir şey eskisi gibi kalmıyor. Hatta zaman zaman yıkımlar yaşanıyor ve "keşke eski masumluğu ile kalsaydı" fikri zihinlere zuhur ediyor. Göndermenizi bu bağlamda yorumladım. Haydi hayırlı işler.

    YanıtlaSil
  6. yorumları oladukça abartılı buldum. Bir kere Kaptan Kirk yani william shatner da yahudi asıllıdır. Bir bilim kurgu dizisi bizde neden çekilemiyor diye sorarsak cevabını dünyayı kurtaran adam da ve turist ömer uzay yolu filminde bulabiliriz. her hangi bir bilim kurgu filminde Türkçe evrensel bir dil olarak konuşuluyorsa bilin ki bilim kurgu çekmeyi çok iyi biliyoruz. Star trek voyager disinde yüzbaşı Ayala türk bir aktör tarafından canlandırılır. Star trek daha çok kültürel farklılılara rağmen kültürlere saygı duyulması gerktiğini amaçlar. Kominizm ile güncel modernite arasında ilişki kuranlara hayretle şaşırıyorum. Bir yahudi paranoyasıdır gidiyor. Bizim gibi doğu toplumlarının esas sorunu herhangi bir düşünceye ait bir düşünür ya da adam gibi bir siyasetçi çıkaramadığımızdır. halbuki birbiriyle karşı öğretilerde bir çok yahudi düşünür bulunmaktadır. bu onların derinden işbirliği içerisinde olduğunun göstergesi olmamakla beraber okumaya öğrenmeye değer verdiklerinin göstergesidir. bu tür yorumları günümüz oryantalist düşüceye karşı duyulan aşağılık kompleksinin bir sonucu olarak görüyorum. yapcaka daha önemli işleriniz olabilir. atı alan üsküdarı zaten geçmiş.

    YanıtlaSil
  7. Öncelikle birincisi, yazıda William Shatner'ın yahudi olması üzerinden yapılan bir anti-semitizm olmadığını ifade etmek istiyorum. Böyle bir iddiaya nasıl ulaştınız açıkçası hayret ederek okudum yorumunuzu. İkinci olarak yazıda Star Trek ile ilgili olarak ideolojik bir çözümleme yapılmıştır. Gemiyi idare eden esas adamın bir WASP olması sizi rahatsız etmiyor olabilir ama beni ediyor. Batılı hegemonik ideolojinin sürekli başvurduğu bir yöntemdir bu. Zira Obama'nın zenci olması bir devrim falan değil. Şeytan ayrıntıda gizlidir. Kaptan Kirk'ün yahudi olup olmadığını bilmiyordum, sizden öğrenmiş oldum. Siz sanırım kaptanın yahudi olmasının beni rahatsız ettiğini düşündünüz ancak antropoloji okuyan biri olarak bu durum söz konusu bile olamaz benim adıma.
    Son olarak benim temennim "evrensel dil ingilizce değil türkçe olsun" falan değil. Hiç bir kültürün bir diğerinden üstün olmadığına inanan biri olarak Star Trek'deki batılı yayılmacı ve hegemonik diskurdan hoşlanmadığımı ve buna karşı olduğumu belirtmek isterim.

    YanıtlaSil

Anonim kullanıcı olarak göndereceğiniz yorumlarda mail ya da blog adresi gibi iletişim adreslerinizi belirtmeniz önemle rica olunur.

SST Atölye