4 Temmuz 2010

1 Çizgi Roman’dan Alın Yazısına Bir Yaratılış Mühendisliği

“Gerçeklik Hissi İnsanı Gıdıklar”
Anonim

Ulusal duygularımızın okşanışı, uluslararası arenada “Türk” gücünün, karizmasının sergilenişi, tarihi, kültürü ve toplumsal yapısıyla örnek gösterilişi birkaç büyük olay dışında kenarda köşede kalmış sehpa altı efsaneleri olarak günümüze kadar geldi. Mesela kurtuluş savaşı o dönem içerisinde büyük bir olaydı. Bu coğrafyada bir ulus, bir hareket ve bir lider konuşuldu. Hem kurutuluş savaşı hakkında hem de konuşulanlar hakkında herhangi bir yorumda bulunmayacağım lakin dünya çapında ses getirdiği açık “Türk” patentli haberlerdi bunlar. İsmet Paşa’nın ABD başkanını T.C. Cumhurbaşkanı olarak ziyareti ve başkanın İsmet İnönü’yü dikkate almayarak küçümsemesiyle başlayan tarihsel-histerik ulus paranoyamız 2000 yılına kadar adım adım geldi.

2000 yılında Marvel Comics’i satın alan DC Comics hızlı! bir atılım gerçekleştirmek istemesiyle tüm dünya çapında hemen hemen her yerel kültür, ulusal değer ve tarih öğesini kahramanlarının evrensel işbirliği içinde “Planet Series” adı altında tüm dünyaya sundu. Samson, Gılgamış, Kimeyra aslanı, Aztek, Shiva, Amazon, Thor gibi kenarda köşede kalmış ne kadar mit, efsane veya masal varsa tüketilmek üzere çizgi karakterlere dönüştürüldü.

Planet Serisi’nde bir de Türk kahraman var. Toplu kıyım yeteneğine sahip herhangi bir kahramana sahip olmamış ve uzun yıllar ne olduğu belirsiz güç gösterileriyle (Suriye gerilimi, darbeler, Kıbrıs Harekâtı vs..) kendi çalıp kendi söylemiş bir ülkenin tarihi içinden çıkıp gelen bir kahraman.

Kahramanımızın adı “Yeniçeri”. Elinde Osmanlı palası, Büyücü Merlin’den ona miras kalan büyü kitabıyla kendini ilk defa Marmara Depremi’nde kurtarıcı olarak gösteren bir kahraman. Yüzü peçeli, şalvarımsı ve ay yıldızlı kostümüyle tam bir doğu simgeleştirilmesi olan kahramanımız bir hastanede tüm iyi niyetiyle çalışan ve yine hayat kurtaran Selma Tolon isimli bir kadın. Kahramanımız yayınlanan çizgi romanında dünyadaki, ancak kahramanların çözebileceği sorunları çözen, Batman, Harika Kadın, Aquaman, Yeşil Fener, İnsan Avcısı (İnsan Avcısı karakteri özellikle tarafımdan ileriki yazılarımda analiz edilecektir. ) gibi DC Comics’in adalet birliği tayfasının Türkiye’den yerel işbirlikçi kahramanı. Çizgi romanda irtica hareketi başlatmak isteyen Malatyalı General Kazım Anka’ya ve onun çağırdığı İblis’e karşı savaşan kahramanlarımız, Ortadoğu’da şeytani bir imparatorluğun yükselişine engel oluyorlar.

Hepimizin bildiği üzere dünya sahnesinin yeni dekorlarının inşa edildiği ikiz kuleler temaşası ile başlayan sürecin “küresel işbirliği”, “adalet” ve “demokrasi getirmek” gibi mafsallarını harekete geçiren Amerikan Dış Politikası’ndan bir yansımanın türlü çizgi roman karakteriyle çizgileştiren DC Comics’in bu tür eylemleri yeni bir şey değil.

Benim dikkati çekmeye çalıştığım nokta en ücra köşelere dahi girmeye çalışan tüketim kültürünün bu alanda da boş durmadığı ve tüketim ile genel politik temayülün de arasında kopmaz bir bağ olduğu üzerinedir. Üstelik faşizan ulus bilinci, emperyalist emellerle dolu kalkınma tahayyüllerinin de çizgi roman yolu ile de kitlelere ufak yaştan itibaren zerk edildiğidir.


William Greider “Küresel Kapitalizmin Manik Mantığı” adlı kitabında zenginleşme ve refah içinde yaşama umudunun her ulusun gerçekleşmesini beklediği ilahi adalet olarak gördüğünü ifade eder. Bu umudun kreması “kalkınma”dır. Kalkınma her alanda küresel rekabet gücüne erişmeyi hedefler. Bunun içerisinde kültürel düzeyde gelişme ve egemen kültür hayali de mevcuttur. Çizgi roman kahramanları da nihayetinde ulusumuz için dünya ile yarışacaktır.


Türk Çizgi Roman tarihinde Kara Murat, Köroğlu gibi güdük karakterler, kendi yurttaşımızın ulus bilincini okşayadursun 2007 yılında yüzde yüz bir Türk Kahraman bize yol göstermek üzere hayata getirildi.


Deli Gücük karakteri küresel ilkelerle konuşan, tarihi bir kahraman. Gücük ismi kısa, gelişmemiş anlamı taşıyor. Türk Dış Politikası’nın basiretsizliğini ifade eden ve az gelişmiş ülke profiline gönderme yapan anlamlarla iç içe küresel kelimelerle konuşuyor. Adalet, barış, demokrasi, gibi nosyonların savunucusu, gelişmemişlik, şiddet gibi nosyonların düşmanı, Mevlevi düzeyde pasif savunuculuk üstlenen bir karakter Deli Gücük. Hem deli, çılgın, isyankâr hem de güçsüz, gelişmemiş, kısa ve insan kahraman. Bu coğrafyanın insanına hiç yabancı gelmeyecek şizofrenik bir algı düzeyinde.

Deri yüzen katiller, keskin nişancılar, Helenistik ormanlardaki Yunan askerleri, ecinnilerin büyük anası, loğusaların musallatı, cüzamlılar, Nasrettin Hoca, Don Kişot, konuşan köpekler ve daha başka karakterler Deli Gücük’ün eskimiş çarıkları ile yürüdüğü Osmanlı taşrasında, hasım ya da müttefik olarak karşımıza çıkıyor.


Deli Gücük karakterinin analizi, Yeniçeri kahramanının içinde doğduğu politik koşullar, çizgi karakterlerin, oyunlardaki yeri ve dünya düzeninin çizgilerle ve çeşitli simülasyonlara denk gelen oyunlarla yeniden üretilişini, Türk kahramanlarımızın günümüz sivil toplumuyla bağlantısını sonraki yazılarımızda değerlendireceğiz.

1 yorum:

  1. Üstat Babaaa,

    Yine fevkalade bir yazı kaleme almışsınız. Fakat süper kahraman imgelerini külliyen zan altında bırakan açıklamalarınız gözüme çarptı. Söz gelimi Votron'u kolektivist bilinç üretmesi açısından şahsen olumlu görmekteyim.

    Diğer bir husus ise özellikle süper kahramanlar ile ulus-devletlerin uluslararası arenadaki konumları ve kalkınmışlık düzeyi arasında kurmuş olduğunuz bağlantıyla ilgili. Yerli süper kahramanların bu açıdan "ah o eski güzel günler" duygusallığıyla Osmanlı temalı bir güç gösterisine bürünmeleri sanırım sizin aktardığınız düşünce çerçevesinde gayet anlaşılır oluyor.

    Ellerinize sağlık üstat...

    YanıtlaSil

Anonim kullanıcı olarak göndereceğiniz yorumlarda mail ya da blog adresi gibi iletişim adreslerinizi belirtmeniz önemle rica olunur.

SST Atölye