13 Temmuz 2010

6 Bir Filozof Hikâyesi III

“Para elinin kiriyse, temizlik imandan gelir.”
İmam Ruknettin

George ile yaşanan hikâyeler ve para felsefesinin önemi arta dursun benim anlatacağım hikâye olmadan neden George’un para felsefesine yöneldiği ile ilgili yeterli kanıtımız olamaz.


Kasvetli bir gecenin sabahında, sisli Berlin sokaklarının telaşlı işçileri sağa sola koşuşturup
bağrışırken uyandım. Swatch marka analog kol saatime baktığımda 12’yi gösterdiğini gördüm. Tabi ki şaşırdım. Çünkü George ile 8 buçukta görüşecektik. George birçok kez aramış. Bunu Graham Bell’in bana hediye ettiği telefonda, arayan kişiyi görebildiğim için fark edebildim. Üzerimi aceleyle giyinip George’u arayacağım sırada İbrahim Müteferrika aradı. İstanbul’dan Berlin’e gelmiş dün gece. Neyse dedim önce gideyim bir İbrahim’le buluşayım. Çıktım dışarı beş käse brötchen (biri kendim için dördü İbrahim için, İbo biraz hayvandır!) aldım Berlin meydanına indim.

İbrahim’i bir belediye oturağında dertli dertli otururken buldum.
Dedi ne haber? Dedim iyidir. Sonra dedi ee, dedim nee, o da dedi iyidir. Bir an için duyamadım dedim ne dedin? O da dedi ne dedin. Kim dedim, kim ne dedi dedi. Bir an için anlaşamayacağımızı düşündüm ama sonradan hıçkıra ağlaya konuşmaya başladı.

Almanya’da bir üniversitede kadim bir dostu olduğunu söyledi. Bir gece içerken çok fazla aşk meşk konuştuklarını, gecenin sonunda arkadaşının “ohey hohey” diye naralar atarak Berlin sokaklarında koşmaya başladığını anlattı. İbrahim’in dediğine göre arkadaşı naralar atmaya başlamadan önce “Tankın ezemediğini para ezer. Bununla ilgili dehşet fikirlerim var” demiş. Dedim niye görüşmüştünüz. Dedi “Tankın ezemediğini para ezer” isimli bir kitap yazmış Osmanlı’da iş olmadığı için matbaamla Berlin’e gelip ben basacaktım, olmadı dedi.


Dedim kimdir bu arkadaş? Dedi kim? Dedim ne kim? Dedi iyidir. Ne iyisi, kim ne dedim, kime ne dedin dedim dedi. Abi dur! Neyse durduk.

Arkadaşının ismini sordum, George Simmel demez mi? Şaşırdım yine. Sabahtan beri ikinci şaşırışımdı. O dönemde aklımda “Şaşı Bak Şaşır” diye bir alet fikri vardı. Para falan kazanırım diye düşünüyordum acaba bundan dolayı mı şaşırdım bilemiyorum. Ama tabi şaşı bakmamıştım, neyse çok şaşırmadım aslında. Şaşırdım geçti Allaha şükür. İbo hayvanı dört tane käse brötchen’u 3 dakikada yedi. Ağzı boş olmadığı için 3 dakikalık bir sessizlik oldu, ben de çok konuşmadım. Rahatlamışa benziyordu. Dedim Simmel benim kanka, gel seni ona götüreyim ayık kafayla bir daha konuşursunuz. Dedi olur. Dedim ne olur? Dedi ne ne olur? Dedim kime ne olur? Dedim dedi, dedim kime ne dedin, dedi ne, dedim sus! Anlaşamayınca sessizce Simmel’in yanına gittik.

Neyse Simmel ile görüşmemiz pek uzun sürmedi. Gerçekten hatunun birine darlanmış. Neymiş efenim Simmel’in parası yokmuş. Erkeklik, fiyaka, uzun dik yakalı şile bezi gömlek yetmezmiş, bu yüzden tank ezmezse para ezer diyip durdu. Bu vesileyle ilk çalışması olan “Lidyalılardan Romalılara çatır çatır para ezmek” isimli tezini bizim İbo’ya bassın diye verdi. İbo da gitti bunu İstanbul’da bastı. İbo’yu aldıkları gibi Yedikule’ye kapattılar. O gün bugündür “para ezmek” Yedikule zindanlarında bir deyim olageldi. Demem o ki Simmel’in “Para Felsefesi” erkek milletinin uçkur problematiğinde ayrı bir kuram olarak yer ediniyor.

6 yorum:

  1. Hani, devam filmleri serinin ilk filmi kadar tat tuz vermez ya, Bir Filozof Hikayesi 2 ve 3 bunun aşmış bir örneği, varılabilecek son noktası sanırım.

    Patlayıncaya kadar käse brötchen yiyin emi.

    YanıtlaSil
  2. Ne diyeyim Felix Sarotti haklı. Bir Filozof Hikayesi II yazısını yazarak halim salim otururken beni de kışkırtan Prometheus üstadı ben de kınıyorum.

    YanıtlaSil
  3. Pek sevgili kadim dostlarım,

    Her ne kadar sizce tatsız tuzsuz görünse de, elinizin ayarı, aklınızın perileri zaman zaman kaçsa da yazılarınızı pek keyifle okudum. Diyeceğim o dur ki eğer "Bir filozof hikayesi" Voltron olsaydı, sizin yazdıklarınız da en kötü kolları ve bacakları oluştururdu. O yüzden üzülmeyesiniz. Sevgiler saygılar...

    YanıtlaSil
  4. Pek kadim teorisyenler, bir filozof hikayesi II ile amacim kesinlikle bu onemli esere bir devam teskil etmek degildi.Zaten boylesi bir iddia Dr. Heimat Lose'un edebi dehasini hafife almak olurdu.

    Benim burada yapmak istedigim sey yalnizca Dr. Heimat Lose'a "lan benim yazilar okunumuyo" kaygisinin ne kadar bos oldugunu, okunmakla kalmayip hepimizin yazdiklari uzerine dusunmeye ve yazmaya ittigini gostermekti.

    Selametle

    YanıtlaSil
  5. O diilde su sayfanin sonundaki kaset ve parca on numara olmus eline saglik Felix Sarotti.

    YanıtlaSil
  6. Pek muhterem teorisyen kardeşlerim, Dr. Heimat Lose'un fikri dünyasının sosyal teori camiasındaki kökleri oldukça derindir. Onun kaleminin bir çok teorisyeni etkilediği açıkken, ispata kalkışmak saf bir çaba olsa gerek. Ama öte yandan acabacılık ekolünün yılmaz ismi Prometheus ile zihni melekelerimize japon kale maç yaptıran bulanık mantık ekolünün ulvi ismi Babaaa'nın yazılarının gücü de, eleştirimle üstünü örtülemeyecek kadar köklüdür.

    sevgilerle. muhahaha.

    YanıtlaSil

Anonim kullanıcı olarak göndereceğiniz yorumlarda mail ya da blog adresi gibi iletişim adreslerinizi belirtmeniz önemle rica olunur.

SST Atölye