

İnsanlığın bugüne kadarki en ileri uygarlığının en modern (veya ne derecede ise) kentinin en büyük meydanında birbirini ezme cüretini gösterebilecek hınca hınç kalabalıklar içinde bile insan kendi kodlarıyla okuduğu yaşamını yine kendi kodlarıyla hayal dünyasına taşıyabilmektedir. Yine o kalabalıkta yalnız kalabilmektedir. Çünkü diğer herkesin olduğu gibi onun da bir hikâyesi vardır. Tek bir insanın uygarlığı, kitlelerin birbirini görmeden geçebilecekleri yan yana sokaklara, binlercesinin yaşayabileceği fakat birbirinin varlığından bile haberdar olamayacağı kentlere sahiptir. Ve bu uygarlık kalabalıkta yalnız olmayı bildiği gibi yalnızken kalabalık olabilecek kadar da çoktur. Günün popüler furyasında “Anlatılan senin hikâyendir” cüretini, babili yok etmiş akınların, bizansı yıkmış savaşların, romayı yakmış isyanların bile üstünde görme telaşını siz de yaşamıyor musunuz? Hikâye tek kişi uygarlığının özgür dünyası iken anlatılan nasıl benim olabilir. En basitinden ben anlatmadıysam. Hikâye, anlatan kişinin anlattığı insanları, olayları, mekânları ve zamanları sırasıyla aktör, senaryo, dekor ve perde yapan bir sahne değil midir? Hikâye, sahibinin uygarlığında görev verdiği hayalleri sahneye çıkartır. Sahne, hikâye oldukça insanı anlatır, anlattıkça hikâye olur.

Ve şimdi koca dünyada savaşlarla, krizlerle ve her türden salgınla mücadele eden sözde uygarlık, kendi vicdanının riyakârlığına göz kırparak sloganlar üretmekte.
“Çocuklar Ölmesin”
“Savaşı Durdur” ve vice versa…
Bunun gibi sloganları yok sayıp üstüne koyabileceğim, söyleyebileceğim ve benim diyebileceğim slogan şudur: “Tek kişinin uygarlığı ölmesin” “Anlatılan sadece anlatanın hikâyesidir”
Birbirini görmeyen insanlar olduğumuz zaman kalabalık olabileceğimizi hiç düşlediniz mi?
birbirini görmemek, varlığını bilmemek anlamına gelmez ki.. birisi kendi hikayesini anlatırken, aynı hikayeyi başka birinin anlatmayacağını yani hikaye çatışmasının olmayacağını ve bunların sen kendi hikayeni değil benimkini anlatıyorsun diye hikaye savaşına girmeyeceklerini kim garanti edebilir?
YanıtlaSilŞahane bir yazı...
YanıtlaSilVe fakat teklerin yani özel olanların algısına, hayallerine ve yargılarına musallat genellemeler, şablonlar, antibiyotiksiz paradigmal enfeksiyonlar :-), kategorik ilgi hapishaneleri büyük hikâyesizleştirme tanrısının hizmetinde görüngüyor...
Bundan ötürü de ayrıca artık tek ve özel olan ilgi nesnesi olamıyor...
Hür düşünceye koşan bu şahane yazının temel önermesinin genişletilme ihtiyacı gözardı edilmez ise yazı dadından yenmez bir hal alabilir...
Elleriniz dert görmeye...
"Hikaye" yi bir yazı dizisi olarak tasarladım devamı gelicek ve orada da "hikayelerin savaşı", "ilgi alanı nasıl bilgi alanına oradan da holywood hikayelerine dönüşür" gibi konular yer alıcak....
YanıtlaSilMerak ediniz efenim ve ilgisiz bırakmayınız;)
Saygılar....