7 Ağustos 2013

0 Kara Gölge Ormanı; Huzursuzlar Bandosu

Suyu kaynatırken mutfakta geçirdiğin her saniye, mikrodalgada ısıttığın yemeği beklerken geçirdiğin her dakika, sıcak suda sallandırdığın her poşet çayın 5 dk. bekle önerisine her isyanın seni huzursuz kılar.

Kara sineğin halini yadırgadığın, her konduğu yerde bir hijyen davası güttüğün, her içtiğin şekerli içeceğin bir yerine konma telaşını kaygıyla izlediğin, yer yer elini savurarak etmiş olduğun isyanın seni huzursuz kılar.

Diş fırçasını ağzına götürdüğün an binbir şüpheye düşerek yukarı aşağı dişlerini yoklamaya başladığın, aslında fırçayı ıslatmadan macunu sürmek lazım, yok efendim köpürürse daha ince noktalara girer inançlarının zaman zaman müridi olduğun ve her diş fırçalama zamanında dişçilik okumamışlığın suçluluğunu hissetmen seni huzursuz kılar.

Büyük bir iştahla kupana doldurduğun sıcak içeceğin kaşığını kupa karıştırıldıktan sonra nereye koyacağını bilememen, koyduğun yer ıslaksa mikrop, kuruysa tozlu, başka bir tabak çıkarılırsa fazladan iş ise sen ufacık birşeyden bile huzursuz olmuşsun demektir.

Huzursuz olmuşluğun hikayesi huzursuzlar bandosunun iç gıcıklayıcı yaşamlarından alınmış deneyimler olsaydı başına geleni bir daha tekrarlamak isteyemeyeceklerine emin olabilirdik. Böylece aslında öğrenilmeyen şey deneyim olamazdı. Bando hiçbirşey öğrenecek durumda değildi çünkü gereğinden fazla huzursuzdu.

Zamanında koca meydana açılan yollardan Baba Korkusun'dan geçmiş bir kısım huzursuz ilginç bir şekilde huzur bulduklarını söylemişti. Kara Gölge ormanı içinde olan biten değil ama belki de olmayan ve bitmeyene bu kadar takmış ve bu şekilde huzur bulamamış başka bir takım bulamazsın derlerdi ormanın meydanında.

Yine gecelerden bir gece karanlığın gündüz, gündüzün gece olduğu bir gece. Elinle tokmağını yoklarken kapının gıcırtsını düşünüp huzursuzlanan Kaynana gece vakti kimin işkillenip kapısına geleceğini ise hiç düşünemiyordu. Hafiften elini yakan üstü delik gaz lambasının nezaketen yanan ışığı eşliğinde geceye çıktığında gaz lambasının alevleri ancak kendini aydınlatabiliyordu. Aklında başına bir şey gelirse daha hızlı kaçabilsin diye acaba ayakkabı mı giyseydim kuşkusuyla ağır aksak yeter derecede huzursuzlanarak bahçe kapısına gitti bizim Kaynana.

Gaydalı İbrahim es verdi taktukasıyla. Kaynana hemen arka cebine atıldı ince uzun tüftüfüyle. Kapıda ikisi huzursuz bir müzik çalıyorlardı. Bu ani karşılaşmanın ikilisi huzursuzlar bandosunun bir üyesiydiler. Zaman zaman yola çıktıklarında tüftüfü taktuk etmeleri taaa orman meydanından duyulurdu.

Birden;

Huzur,
Üstünden hızla geçtiğin ne varsa bu hayatta                      

Toplanıp geldi sana
Hiç de hoş gelmedi oraya.
Meymenetsiz suratıyla Tıfıl Osman
Vurdu teline toynağının
Şimdi çıkan ses bir huzursuzluğa aşina.

Diye bağırdı tıfıl Osman. Tıfılın bahçe kapısında belirmesiyle gaydalı İbrahim'e eşlik edişi Kaynana'nın  yüreğini titretti binbir serzenişle. Toynaklı tüftüfü taktuk eseri kapkara kargaları kaçırdı sap sarı yaprakları boca etti Huzursuzlar Bando'sunun üstüne. Huzursuzluk daha yeni başlıyordu.

“Gündelik yaşam dokusunu, bireyin oluşturduğu bir eylem değil çevreleyen sosyal-üst sistemlerin belirlediği bir edilgenlik olarak kurgulamaya başladığımız andan itibaren kişinin gündelik yaşamındaki etkinliği yoğun bir anksiyeteden öteye gidememektedir. Beklentilerin tek başına kişisel alanları oluşturması şişmiş süper egonun kişiliğe geri dönülmez zararlar verdiği bir şov dünyasına isteksizce girmemize vesile oldu. Huzursuzluğumuz ilk bakışta görünen sonuçlara değil arkasında yatan belirsiz nedenlere hasıl oldukça, nesnesiz soyut düşüncemiz bir diş fırçasının şekline takılabilecek bir minimal problem noktasına geldi. Huzursuzluk kişiyi değiştiren an etken olmaya ve onu güdülemeye başladı. Nihayetinde huzura kavuşmanın tek başına bir edim olduğu dünyada huzuru aramak mantıksız bir hale geldi.” dedi Harbici Kemal.

image source: 
1- by Arda Oskay on http://www.arsivfotoritim.com/yazi/arda-oskay-portfolyo
2- by Hasan Aycın on http://cizer.wordpress.com/2008/07/17/hasan-aycin-cizgileri/#jp-carousel-139

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Anonim kullanıcı olarak göndereceğiniz yorumlarda mail ya da blog adresi gibi iletişim adreslerinizi belirtmeniz önemle rica olunur.

SST Atölye