20 Haziran 2009

3 Bir Çocukluk Tahayyülü Olarak Uçurtma

Şayet uçurtmaya dair çocuk zamanlardan rivayet edeceğiniz bir tahayyülünüz yoksa, asla düşleriniz yeterince özgür olamaz. Özellikle hafta sonları kenar mahalle olarak adlandırılan, oysa ki genelde o şehrin en tepe noktalarına hakim orta halli, sıradan ya da yoksul mahallelerde gökyüzünde dans eden uçurtmaların salınımları, tüm bir kenara itilmişliğe meydan okumadır. Uçurtma kesinlikle bir jonglörlük hadisesi değildir, yoksul mahalle çocuklarının yükselen düşleridir. Başka bir şey, gökyüzüyle temas kurarak ruhunu şenlendirecek başka bir hayal dünyası yoktur çünkü…

Kargılardan ve mümkünse jelatin kaplıklardan, yoksa poşetlerden müteşekkil uçurtmayı gökyüzünde arz-ı endam edecek ruha büründürmek ve dengesel ritmi bulmak kolay bir meşgale olmasa da, bir mühendislik hadisesi de değildir. Olsa olsa mahallenin bu işte ustalaşmış büyüklerinden öğrenilebilecek bir zanaat olarak görülebilir. Ha, bir de kuyruğu vardır ki en mühim nokta burasıdır. Gazetelerin renkli hafta sonu eklerinin ya da bunları biliyormuydunuz gibi köşelerle çocukları gerizekalı yapmaya yeminli kardeş dergilerinin sayfaları yırtılıp güzelce bir kuyruk yapılırdı. Dekontrüksiyonel bir eylemdir aynı zamanda, özgürlük fikrini içselleştiren bir eylemin doğal sonucudur.

Uçurtma, tüm bir çocukluğu eve hapse edebilecek bilumum video/pc game çağının dışındadır. Sokağa çıkma, kırlara yayılma, serbest bir salınımla düş kurma devridir. Programlanmış kurguların sinsi emellerine alet edilemez. Çıkarsın sokağa (aşşaya inmek), dizayn edip bir asmanın gölgesinde, rüzgarı hissedersin (şu an kaç çocuk bunu yapabilir!), bulutlara değdirmeye çalışıncaya kadar yükseltirsin ve sonra gün boyu seyre dalarsın düşlerinin. O arada da, toplarsın börtü böceği kavonozlara, iki salladıktan sonra kapağı açıp kafaları bi dünya olmuş böceklere bakarsın. Ot falan toplarsın. Temel botanik bilgisi için de değildir hani. Misal pisi pisi otunu avuç içinde gezdirmeden, milletin saçına, tişörtüne saplamaya kadar değişik işlevlere büründürme çabası içinde olunabilir. Yaparım sapanı atarım topanı otu, bubi tuzağı ısırgan otu, saat yapılan ot gibi değişik alanlarda uzmanlaşmış otlarla yaratıcılıkta sınır tanınmaz. İşte tüm bu meşguliyetler esnasında birisi (bu birisi genelde düz çizgili takım forması giymiş kişidir, bir nevi birisinin uçurtması kaçsında iki eğlenelim tribi içindedir) –la koş uçurtman kaçıyo diye seslenir. O an yıkılırsın belki ama aslında bunun bir özgürlük vaadi olduğunu da bilirsin. Uçurtmadır o, muhakkak kaçar. Düşlerindir çünkü o senin, nasıl dursun ki yerinde…

3 yorum:

  1. avuç içi çizgilerine dalmak gibidir düşlerin özgürlüğü.. anlamları yalnız okuyanın izanında yüklüdür, hayat akışlarının..

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Felix. Yazılarınızı keyifle okuyr ve derin mana dünyanızdaki çocukluk tahayyülerinden fevkalade etkileniyorum. Ancak endişem odur ki, bu süreç bizi ergenlik dönemine götürecektir. Oysa bildiğiniz gibi ergenliğin mana dünyası ortalama bir kaç şeyden mürekkeptir:)

    Yazılarınızın devamını bekliyor, çocukluk ve yetişkinlik arasındaki o mavi (bluğ) süreci ıskalamanızı diliyorum.

    Dr. Heimat Lose

    YanıtlaSil
  3. Pek muhterem Dr. Lose,

    Evvela, iltifat ve temennilerinizden dolayı teşekkürlerimi iletiyorum.

    Ancak, meseleye gelişim psikolojisinin çerçevesinden bakıp bakamayacağımız hususunda tedirginliklerim var. Sanırım yazdıkça tahayyülün sınırlarını görebileceğiz. Ama gördüğüm o dur ki Dr. Lose, siz bu mavi dünyalara el atmış gibisiniz.

    Çalışmalarınızdan tüm yazın dünyasının feyz alacağını düşünmekteyim.

    YanıtlaSil

Anonim kullanıcı olarak göndereceğiniz yorumlarda mail ya da blog adresi gibi iletişim adreslerinizi belirtmeniz önemle rica olunur.

SST Atölye