Geçici ikametgahıma doğru, klimasız
ama bütün camları açık ve rüzgarından baş döndüren, hız sınırlarını altüst eden
belediye otobüsünde ilerliyordum. Orta kapının civarında düşüncelere dalmıştım
ki, o uyarıyı gördüm: İNİLİR. Önce pek fazla önem atfetmediğim bu ilginç uyarı,
bir kazayı ya da ineceğim durağı beklemekten başka çarem olmadığı için beni
düşüncelere sevk etti. Uyarı garip bir biçimde önce paradoksal göründü.
Otobüse zaten binmiş ve bunu inilmesi gereken kapıdan yapmış olan insanı
“inilir” diyerek uyarmak olsa olsa malumun ilanıdır diye düşündüm. Varoluşu
gereği bir uyarı, bir eylem yapılmadan önce o eyleme dair bilgi verici ya da
yönlendirici bir ifade taşır. Etimolojik sözlükten “uyarı” kelimesinin
kökenlerini araştırdığımda fikrimi kanıtlayacak bir başka ipucu yakaladım.
Uyarmak, uyandırmak ile aynı kökten geliyordu. Düşünce hızımın nasıl olduğunu
bilmiyorum ama yaklaşık beş dakika civarı usulca yazıya baktım ve orta kapıdan otobüse binen, sonrasında da o uyarıyla karşılaşan
insanlarla empati kurmaya gayret ettim; başaramadım.
Sonrasında içtimaiyat ilmine içkin
bilgilerim devreye girmeye ve beni “inilir” tabelasına karşı zehirlemeye
başladı. Memleket sathında uyarıların genelde önleyici olmadığı bilinir. Çünkü
ya uyarıya konu olan kötü olay çoktan olmuştur ve uyarı yeni asılmıştır ya da
uyarı hiç olmamıştır. Bizzat uyarıya neden olan olaylar çoğunlukla fiili olarak
gerçekleşir; yani kötü sonuçlar doğuran olayların bizatihi kendisi bir uyarı
niteliği taşır. Trafik polislerinin önleyici bir hizmet sunmaktansa pusuya
yatarak trafik kuralı ihlali yapanları kahramanca enselemeleriyle, bahsi geçen
mevzu arasında analoji kurulabilir diye düşünürken “inilir” levhasına kimsenin
bakmadığını görüyorum. Kural ihlal edildikten sonra yapılan uyarının ilginçliği
beni cezbediyor bir kez daha. Kelimeyi biraz daha açıyorum zihnimde: “Bak güzel
kardeşim, bu kapı otobüsten inmek içindir. Oysa sen bindin, tamam bir kerecik
kuralı ihlal etmenden sorun çıkmaz. O yüzden bir dahaki sefere bu kapıdan
binme. Buradan İNİLİR!”
Tüm bunları düşünürken ineceğim durağa geldiğimi farkediyorum. İnilir
yazdığı için itaatkar bir tavırla, fazla direnmeden orta kapıdan iniyorum.
Zaten binmiş olduğum otobüste kural ihlali yapma amacıyla içeriden bir yolcu
olarak orta kapıdan otobüse binememenin kırgınlığıyla “bir dahaki sefere belki”
diyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Anonim kullanıcı olarak göndereceğiniz yorumlarda mail ya da blog adresi gibi iletişim adreslerinizi belirtmeniz önemle rica olunur.