27 Kasım 2010

3 Akraba Ziyareti

Söz konusu bayram olunca akla ilk gelenlerden biri de akraba ziyaretidir. İnanılmaz derecede can sıkıcı bir mevzudur akraba ziyaretleri. Ömründe üç beş defa gördüğün insanlara lüzumsuz bir ilgi ve daha da önemlisi saygı duyuyormuş gibi davranmak durumunda kalırsın. Bu tanımsız saçma duruma düşmek insanda tarifi zor bir duygu durumuna yol açabilir. Hele de karşındaki kişiler dumur edici safsatalarla seni esir almaya başlayınca iş içinden çıkılmaz bir hal almaya başlar. O an o kişileri bozamazsın çünkü her akılcı ve mantık ilkelerine uygun çıkışların seni ortamda daha da yalnızlaştıran ve haksız konuma düşüren ortamı geren kişi durumuna iter. Bir taraftan da pragmatik bir şekilde, işi uzatmayayım bir an önce bitsin kurtuluvereyim bu deli saçmasından diye de yanıt vermezsin bu safsatalara. Ama işin kötü yanı sen zoraki bir tebessümle yerinde oturdukça onlar kendilerini daha da bir haklı hissetmeye başlarlar. Patavatsızlıklar, lafın nereye gittiğini bilmezlikler, gereksiz samimiyetler ve gereksiz ilgiliymiş gibi davranmalar iyiden iyiye durumu bunaltıcı bir hale sokar.

Başka bir yönden de bu toplu ziyaretler ya da tekli ancak aynı zaman dilimine denk düşmeleri bakımından istemsiz birliktelikler, toplu bir faciaya dönüşmekle birlikte sosyal bir iletişim ağına dönüşüverir. Kim kiminle evlenmiş, kim askerliğini nerede yapmış, kim kiminle ortak yön bulmuş. Kim kimin karısını vakti zamanında beğenmişmişmişmiş gibi. Peki, bugün kim nerde çalışıyormuş, kim hangi statüyü işgal ediyormuş, bu statüye nasıl ulaşmışmış, kimin arabasının modeli daha yüksekmişmişmişmişmiş gibi. İşte bu nokta da bir şey dikkatimizi çekiveriyor. Bu türden bir araya gelişler ananevi bir takım saçmalıkları yerine getirmekle birlikte başka bir işlevi daha yerine getiriyor. Sosyal bir iletişim aracı olmayı, bir tür network oluşturmayı. Daha farklı bir deyişle sanki vakti zamanının facebookları bu tip ilişkilerle oluşturuluyormuş gibi. Çünkü facebooklarda da arkadaş listemizde mevcut bulunan bilmem kaç yüz kişiden kaçıyla doğru düzgün ilişkimiz var ki? Sanal âlemde bunca arkadaş edinmemizin doğru düzgün tanımadığımız, üç beş sene de bir gördüğümüz akrabalardan ne farkı var.

Peki bu iki farklı durum arasında bu benzerliğin kaynağı nedir?


Naçizane düşündüğüm bir tür kıyas mekanizması meydana getiriyor oluşu olabilir. Çünkü bu tip akraba ziyaretlerinde ya da bir araya gelişlerde herkes bir birini süzer, kim ne durumda (toplumsal anlamda), yani kim nerelere gelmiş, kim daha saygın. Kim daha zengin, kim daha konfor içinde yaşıyor, kim daha az çalışarak daha çok kazanıyor, kimin arabası var kimin yok, kim çocuk sahibi kim değil, kimin çocuğu nerede okuyor kiminki bir baltaya sap olamamış gibi yığınla sessiz sedasız sorulan ya da pervasızca ulu orta sorulan (kocanla aran nasıl, hala seni aldatıyor mu gibi) sorularla elde edilen detaylı bilgiler. Pekiyi bu bilgiler ne işe yarıyor? Kendi konumunu belirlemeye. Buradan da şu çıkıyor sanki: İnsan sosyal bir varlıktır. Yani insan bir başkası olmadan kendisinin ne olduğunu bilemeyen, kendisini konumlandıramayan salak, aciz, aptal bir varlıktır.

3 yorum:

  1. Her bireyin içinde olduğu fakat farketmediği gündelik hayatın neden ve sonuçlar zinicirini sorumlu bir bakış açısıyla ortaya koyan sorumlu bir sosyolog yazısı olmuş.

    Tebrikler zinos.

    YanıtlaSil
  2. Pek değerli kalem Zinos'un kavramlar batağına saplanmadan sade ve okunaklı bir dille eğildiği mikro sosyolojik toplumsal ilişkiler ağına dair nitelikli yazılarını çok beğeniyorum. Ancak üstad Zinos'da "insan" öznesine karşı beslenen duygunun bir olumsuzlama tadı verdiğini de söylemeden geçemeyeceğim. Yeni yazılarını sabırsızlıkla bekliyorum.

    Dr. Heimat Lose

    YanıtlaSil
  3. Hislerime tercüman olan bir yazı olmuş. Pek beğendim. Eline sağlık.

    YanıtlaSil

Anonim kullanıcı olarak göndereceğiniz yorumlarda mail ya da blog adresi gibi iletişim adreslerinizi belirtmeniz önemle rica olunur.

SST Atölye