Suyu kaynatırken mutfakta geçirdiğin her saniye,
mikrodalgada ısıttığın yemeği beklerken geçirdiğin her dakika, sıcak suda
sallandırdığın her poşet çayın 5 dk. bekle önerisine her isyanın seni huzursuz
kılar.
Kara sineğin halini yadırgadığın, her konduğu yerde bir
hijyen davası güttüğün, her içtiğin şekerli içeceğin bir yerine konma telaşını
kaygıyla izlediğin, yer yer elini savurarak etmiş olduğun isyanın seni huzursuz
kılar.
Diş fırçasını ağzına götürdüğün an binbir şüpheye düşerek
yukarı aşağı dişlerini yoklamaya başladığın, aslında fırçayı ıslatmadan macunu
sürmek lazım, yok efendim köpürürse daha ince noktalara girer inançlarının
zaman zaman müridi olduğun ve her diş fırçalama zamanında dişçilik
okumamışlığın suçluluğunu hissetmen seni huzursuz kılar.
Büyük bir iştahla kupana doldurduğun sıcak içeceğin kaşığını
kupa karıştırıldıktan sonra nereye koyacağını bilememen, koyduğun yer ıslaksa
mikrop, kuruysa tozlu, başka bir tabak çıkarılırsa fazladan iş ise sen ufacık
birşeyden bile huzursuz olmuşsun demektir.
Huzursuz olmuşluğun hikayesi huzursuzlar bandosunun iç
gıcıklayıcı yaşamlarından alınmış deneyimler olsaydı başına geleni bir daha
tekrarlamak isteyemeyeceklerine emin olabilirdik. Böylece aslında öğrenilmeyen
şey deneyim olamazdı. Bando hiçbirşey öğrenecek durumda değildi çünkü
gereğinden fazla huzursuzdu.
Zamanında koca meydana açılan yollardan Baba Korkusun'dan
geçmiş bir kısım huzursuz ilginç bir şekilde huzur bulduklarını söylemişti.
Kara Gölge ormanı içinde olan biten değil ama belki de olmayan ve bitmeyene bu
kadar takmış ve bu şekilde huzur bulamamış başka bir takım bulamazsın derlerdi
ormanın meydanında.
Yine gecelerden bir gece karanlığın gündüz, gündüzün gece
olduğu bir gece. Elinle tokmağını yoklarken kapının gıcırtsını düşünüp
huzursuzlanan Kaynana gece vakti kimin işkillenip kapısına geleceğini ise hiç
düşünemiyordu. Hafiften elini yakan üstü delik gaz lambasının nezaketen yanan
ışığı eşliğinde geceye çıktığında gaz lambasının alevleri ancak kendini
aydınlatabiliyordu. Aklında başına bir şey gelirse daha hızlı kaçabilsin diye
acaba ayakkabı mı giyseydim kuşkusuyla ağır aksak yeter derecede
huzursuzlanarak bahçe kapısına gitti bizim Kaynana.
Gaydalı İbrahim es verdi taktukasıyla. Kaynana hemen arka
cebine atıldı ince uzun tüftüfüyle. Kapıda ikisi huzursuz bir müzik
çalıyorlardı. Bu ani karşılaşmanın ikilisi huzursuzlar bandosunun bir
üyesiydiler. Zaman zaman yola çıktıklarında tüftüfü taktuk etmeleri taaa orman
meydanından duyulurdu.
Birden;
Huzur,
Üstünden hızla geçtiğin ne varsa bu hayatta
Toplanıp geldi sana
Hiç de hoş gelmedi oraya.
Meymenetsiz suratıyla Tıfıl Osman
Vurdu teline toynağının
Şimdi çıkan ses bir huzursuzluğa aşina.
Diye bağırdı tıfıl Osman. Tıfılın bahçe kapısında belirmesiyle
gaydalı İbrahim'e eşlik edişi Kaynana'nın
yüreğini titretti binbir serzenişle. Toynaklı tüftüfü taktuk eseri
kapkara kargaları kaçırdı sap sarı yaprakları boca etti Huzursuzlar Bando'sunun
üstüne. Huzursuzluk daha yeni başlıyordu.
“Gündelik yaşam dokusunu, bireyin oluşturduğu bir eylem
değil çevreleyen sosyal-üst sistemlerin belirlediği bir edilgenlik olarak
kurgulamaya başladığımız andan itibaren kişinin gündelik yaşamındaki etkinliği
yoğun bir anksiyeteden öteye gidememektedir. Beklentilerin tek başına kişisel
alanları oluşturması şişmiş süper egonun kişiliğe geri dönülmez zararlar
verdiği bir şov dünyasına isteksizce girmemize vesile oldu. Huzursuzluğumuz ilk
bakışta görünen sonuçlara değil arkasında yatan belirsiz nedenlere hasıl
oldukça, nesnesiz soyut düşüncemiz bir diş fırçasının şekline takılabilecek bir
minimal problem noktasına geldi. Huzursuzluk kişiyi değiştiren an etken olmaya
ve onu güdülemeye başladı. Nihayetinde huzura kavuşmanın tek başına bir edim
olduğu dünyada huzuru aramak mantıksız bir hale geldi.” dedi Harbici Kemal.
image source:
1- by Arda Oskay on http://www.arsivfotoritim.com/yazi/arda-oskay-portfolyo
2- by Hasan Aycın on http://cizer.wordpress.com/2008/07/17/hasan-aycin-cizgileri/#jp-carousel-139
image source:
1- by Arda Oskay on http://www.arsivfotoritim.com/yazi/arda-oskay-portfolyo
2- by Hasan Aycın on http://cizer.wordpress.com/2008/07/17/hasan-aycin-cizgileri/#jp-carousel-139
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Anonim kullanıcı olarak göndereceğiniz yorumlarda mail ya da blog adresi gibi iletişim adreslerinizi belirtmeniz önemle rica olunur.