Abilerim Ablalarım
Forum forum fing atanlarım
Face face dolaşıp
Tweeter’da devrim yapanlarım
Duyduk ki sokağın tadını almışsınız, eve köye uğramaz olmuşsunuz
Duyduk ki kapı kapı dolaşarak kına sorar olmuşsunuz
Duyduk ki "Eylülde Gel" ezgileriyle bizi anar olmuşsunuz
Forum forum fing atanlarım
Face face dolaşıp
Tweeter’da devrim yapanlarım
Duyduk ki sokağın tadını almışsınız, eve köye uğramaz olmuşsunuz
Duyduk ki kapı kapı dolaşarak kına sorar olmuşsunuz
Duyduk ki "Eylülde Gel" ezgileriyle bizi anar olmuşsunuz
O halde size en özel formülüyle, İslami usullere göre üretilip, adil paylaşım mantığıyla dağıtıma sunulan ultra-mega-hega etkili post(siz bunu kullanmayı seversiniz)- ızdırabınısikiyim.
Siz istediniz biz yaptık işte ; Izdırabınısikiyim “Milk Port”
Siz istediniz biz yaptık işte ; Izdırabınısikiyim “Milk Port”
Tamam dünyaca ünlü bir düşünüre eklemeler yapılmış olunabilir, tamam çocuğu olmayan Damat Ferit’in torun torba sahibi olması sağlanmış olunabilir. Tamam bir padişaha fahri doktora verilip, akademik kadrolara kişiye özel ilan verirmiş olabilir. Tamam bilim yuvalarında asistanlar hocalarına, hocalar dekana, dekanlar ise Yök’e secde ediyor olabilir.
Tamam İngiltere’de sürücüsüz otomobiller yollara çıkmaya hazırlanırken; maket uçaklarla gövde gösterisi yapılıyor olabilir. Tamam dünya “İşlemcilerde arka kapı var mı yok mu?” tartışmasını yürütürken orada burada böcek yakaladık diye sevinile bilinir.
Tamam da güzel kardeşim; "Sana Ne?" Dönsene evine. Her yer taksimse evinde taksim değil mi, sivil itaatsizlik eylemini pc başında Sibel Kekili eşliğinde gerçekleştirsene. Oraya buraya yazmışın “Kış geliyor” diye o halde alsana sen de iki şişe sıcak şarap evine. Alkol yasağı dersin ama gündemi takip etmezsin, orantısız zeka dersin görememişin bağlantıyı; alkol yasağı- üç çocuğu yan yana düşün; çaktın köfteyi. Alacaksın sıcak şarabı çağıracaksın manitayı, iki de mum , kış geliyor balıkta ucuzluyor sonra dalgana bakacaksın kardeşim bunları da mı biz söyleyelim. Fotoğraflarda gördük gitar çalmayı bilmiyormuş bir arkadaş, bak o çözmüş meseleyi yardım istiyor devletten, bir tane çıplak vatandaş vardı oda çözmüş ama mekanı kavrayamamış.
Bak kardeşim taktik basit; biraz internet araştırması yap, birkaç ressam ismi ezberle ama çok bilinen olmasın, bul onun resimlerini döşe evinin bir kaç duvarını. Manita sorarsa “en çok sevdiğim” dersin “şurada, doğdu, burada yaşıyor şunu anlatıyor” falan, verirsin alttan sanat akımlarını Soyut Ekspresyonizm, Tonalizm , Konstrüktivizm, Orphism, Precisionism. Olabildiğince İngilizce karşılıklarını kullanıp seçtiğin resimler Kübik falan olursa izlenim daha da tutar, merak etme kardeşim kimse sormaz sana "resimden bahsediyorsun ama İncil okudun mu" diye. Köşede bir yerde fotoğraf makinası bulundur ama profesyonel ya da yarı profesyonel olursa daha şık durur. Bir pikap odanın köşesinde bulunsun, işte gerçek insan sesi falan giydirirsin sormaz kimse sana sormaz algının toplumsallığını. Çocukluk anılarını canlandıran birkaç objeyle süslenmiş kitaplığı da unutma sakın, kitaplıkta bugünlerin popüler düşünürü Chomsky falan olsun. Kampta çekilmiş birkaç poz, kampa hiç gitmediysen photoshop ile üretirsin, hatta kampın tuvaletinin ne kadar temiz olduğundan bahsedersin ve birkaç sivri sinek savaşına karşı kullandığın spreylerin işine yaramamasından bahsedersin, dur sana benden tavsiye sivri sinek- küllük- kuru kahve bağlantısı (her şeyi de devletten bekleme güzel kardeşim bağlantısını araştır) seni daha bilgili ve doğa dostu yapar. Birkaç açılı fotoğraf, birkaç konser resmi ve tabi ki yirmi yıl önce verirmiş bir pozun aynısı. Birazda oryantalist hava vermen lazım odana her zaman tutar, halıyla mı katarsın yoksa bakır objelerle mi orası sana kalmış. Tabi ki olmazsa olmaz müzik aletleri, gitar olabilir, ney olabilir, bambudan saksafon olabilir, çalmasan da dursun köşede görünsün. Önemli olan zaten çalman, okuman ya da bilgin değil ki yarattığın izlenim.
İmbd listesinde ki ilk yirmi filmi mutlaka izle, oradan bağlantılar kurmaya çalış hayatla. Bir de sürekli dillerden düşmeyen quentin tarantino, emir kusturica, david fincher, stanley kubrick, david cronenberg falan takıl, zor değil hepsini izlemen bir haftanı alır. Tabi ki japon sineması Akira Kurosava, Kenji Mizoguchi, Takaşi Miike pek bilinmeyen alandır nokta vuruşu yapılabilir,merak etme kimse sormaz senaristleri takip ediyormusun diye, sıkıştırmaz köşeye. Müzik; olmazsa olmaz müzik, ver kardeş gazı, Angu, Teija Niku, Dragica Radosavljevic, Sting, Chet Baker .
Ve tabi ki özgürlük; sürekli özgürlükten bahset karşında ki ne göre ver ayarı gitsin; liberalizminde ki özgürlük, sosyalizmde ki özgürlük, anarşizm de ki özgürlük. Aralarında ne fark var diye mi düşünüyorsun boş ver kardeş Izdırabınısikiyim Milk Port tam sana göre.
Izdırabınısikiyim içinde ne var diye sorar gibisin. Hiç.
Evet yanlış duymadın; Hiç.
Depresyonda olmanın “entelektüel” olunmak izlemi verildiği bir ülkede neden içine bir şey koyalım ki, ne koysak alacaksın, bunalım takılacaksın.
O nedenle güzel kardeşim
“Bekleme yapmayalım
Hiç’ ini alan bunalıma doğru ilerlesin”
Şiirin orijinali facebookta…
image source: http://25.media.tumblr.com/tumblr_m0ucd7wfv51r8gskeo1_500.jpg